182 Yıllık Orman Teşkilatı ve yangından çıkartılan dersler

Ülkenin bir ucundan diğer ucuna giderken yol boyunca kalem gibi sıralanmış, yalçın dağların sarp yamaçlarında boy vermiş türlü türlü çam ağaçlarını, yemyeşil orman örtüsünü görünce, tüm bunları gerçekleştirmek için muazzam bir organizasyona, büyük bir emeğe, sonsuz kaynaklara ve müthiş bir sabır’a ihtiyaç olduğunu hemen hissediyorsunuz.

Bunların hiç birisi kendiliğinden olmamış. Orman örtüsü ilmek ilmek işlenmiş, yolları açılmış, sırtlar-setler yapılmış, su kanalları döşenmiş, fidanlar tek tek dikilmiş, bakımlar, seyreltmeler yapılmış, koruyucu önlemler alınmış. Ama öncesinde hangi fidanın hangi floraya uygun olduğuna tek tek tespit edilmiş, laboratuvar çalışması tamamlanmış, fidanları yetiştirilmiş, sağlıklı olanların dikimi yapılmış.

Onlara bu görevi Anayasa 169.md.si vermiş, “Ormanların korunması ve sahaların genişletilmesi için gerekli kanunları çıkarmak,  gerekli tedbirleri almak ve yanan ormanların yerine yeni ormanlar yapmak” anayasal bir görev. Bu görev çerçevesinde, tüm Türkiye’de orman kadastro haritalarını tamamlamışlar, amenajman planlarını yapmışlar. Ağaçlandırılacak sahalarla ilgili çalışma planları çok önceden bitirilmiş, uygulamaya geçmişler.

182 yılın bilgi ve birikimi ile hareket ediyorlar. Çok iyi organize olmuş büyük bir teşkilata sahipler. Dünyanın bilgi toplumuna geçtiğinin farkındalar. Her yeni gelişmeyi takip ediyorlar. Bilimsel verilerle hareket ediyorlar. Mümkün olduğunca teknolojinin imkanlarından yararlanıyorlar.

En önemlisi de, ağaçlandırma sahalarına yazdıkları yazılardır. “Ormanlar gelecek kuşaklardan alınmış emanetimizdir. Ormanlar halkındır. Ormanları koruyunuz” yazıları ile bilinç oluşturmaya çalışıyorlar. Bu ormanları biz diktik, ama sahibi sizsiniz. Sahip çıkın ve koruyun diyorlar.

Enerjilerinin büyük bölümünü orman yangınları ile mücadeleye harcamanın, 6 ay boyunca sadece bu işle uğraşmanın, diktiklerinin yerine yenisini dikmenin üzüntüsünü yaşıyorlar. Küresel ısınmanın farkındalar ve aslında çok önceden bu konu ile ilgili bilimsel çalışmalar yapmışlar.

Kuruyan yada yok olan bir fidanın üzüntüsünü fidanı dikenler bilir. Onların yürekleri yanıyor. Yeniden dikeceğiz, daha fazlasını dikeceğiz, yaşadığımız acı deneyimlerden ders çıkaracağız diyorlar.

Kuşların uçmadığı, insanların girmediği yalçın tepelerde bile buldukları her su havzasına beton yada membran havuz yapmışlar. Hatta membran havuzları betona çevirmeye başlamışlar. Böylesine büyük yangında bile suya sıkıntısı çekmedik. Bu havuzlar öylesine işlev gördü ki, her helikopter, her arazöz aramadan, çaresiz kalmadan suyu buldu ve ihtiyaç duyulan alana bu suyu boşaltabildi diyorlar.

Orman Kadastro çalışmalarını bitirmişler, haritalarını tamamlamışlar, ormanları bölmelere ayırmışlar ve 1/2500’lik haritalarda ormanı, yetişmiş ormanlar, mescereler ve orman topraklı araziler olarak gruplandırmışlar. Bu bölmelerdeki ağaçların yetişme durumlarını takip etmişler. Orman sahalarını genişletmişler, orman envanterini büyük ölçüde artırmışlar.

Her bölmeye ulaşmayı sağlayacak yangın emniyet şerit ve yollarını yapmışlar, bu yolları yaparken, tüm sanat yapılarını, menfez ve hendek çalışmalarını tamamlamışlar, dar olan yolları genişletmişler. Bahar aylarının gelmesi ile birlikte yollarda greyderler ile temizleme faaliyeti sürdürmüşler. Örtü altı temizliği yapmışlar, koruyucu her türlü tedbiri almışlar.

Kesinlikle yangın çıkacağı öngörüsü ile hareket etmişler, teknik eleman ve orman yangınları ile mücadele ekipleri eksikliklerini gidermişler ve tatbikatlarını aksatmadan sürdürmüşler.

Alımına merkezi idarenin karar vereceği uçak ve helikopter dışında hiç bir eksikleri yok. Koruyucu yangın giysi, eldiven ve çizmeleri, yangın mücadele alet ve ekipmanları, yangın söndürme hortum ve tabancaları, traktörler ve su taşıma römorkları, arazözler,  greyderler ve her boy ve güçte ekskavatörler ve nakliye araçları temin edilmiş. Yaşlanan ve hurdaya ayrılan ekipmanlar yenisi ile değiştirilmiş.

DSİ, Karayolları ve Belediyeler gibi elinde iş makinesi olan kamu kurum ve kuruluşları ile protokoller yapılmış ve yangın sırasında bu kurum ve kuruluşlardaki iş makinelerini kullanma, personelinden yararlanma yetkisi kazanılmış.

Fidanlıklarında milyarlarca fidan yetiştiriyorlar. Sadece Mersin’de farklı yükseltiler de ve farklı yükseltiler için fidan yetiştirmek için kurulmuş 6 fidanlıkları var. Dikenli çam türleri dışında, ceviz, badem, zeytin, defne, okaliptüs gibi orman emvali sayılabilecek geniş yapraklı türleri ve peyzaj fidanları yetiştirmeye başlamışlar. Mersin’de sadece bir fidanlıkta her yıl 500 binden fazla harnup fidanı yetiştiriyorlar dersek konuyu daha iyi anlatmış oluruz. Tüm bu fidanları ihtiyacı olan yerlerde kullanıyorlar, dikim yapacak kişilere dağıtıyorlar.

Tüm bu anlattıklarımızdan eksikliklerinin bulunmadığı sonucu çıkartılmasın.. Onlar bunun farkındalar ve bu yangında büyük tecrübeler edinmişler, büyük dersler çıkartmışlar.

İşte söyledikleri ve çıkardıkları dersler.

Küresel ısınmanın farkındaydık, tedbirlerimizi ona göre aldık, yangını ise bekliyorduk. Ama bu derece büyük boyutlu olacağını tahmin edemedik. Etmeliydik.

Yangın havanın çok kuru, sıcaklığın çok yüksek ve rüzgarın hızlı estiği bir dönemde meydana geldi. Aynı anda ve çok farklı alanlarda başlaması ise profesyonel bir boyut gerektiriyor. Halen bize ulaşan bir veri olmamakla birlikte aklımıza terör saldırısı ve kundaklama dışında başka bir şeyin gelmiyor. Tüm bunlar, fotokapan yada benzeri gözetleme sistemlerini artırmamız gerektiğini gösteriyor.

Küresel ısınma başladığına göre, bundan sonra daha büyük yangınlar olacak. Son yangın çok büyüktü ve olağanüstü koşullarda ortaya çıktı. Bu koşullarda yapılabilecek çok fazla bir şey yoktu. Teşkilatımızın 30 yıllık mücadele döneminde bu yangını en büyük başarısızlıkları olarak kabul ediyor ve bir daha tekrar etmemesi için şimdiden tedbirlerimizi alıyoruz.

Yine bu yangınlar gösterdi ki, uçak ve helikoptere olan ihtiyaç büyük. Bu eksiklikler mutlak surette giderilmelidir. Uçak ve helikopterler bu yangınların olmazsa olmazıdır. Bir başka eksiğimiz gece görüşlü hava araçlarıydı. Helikopter ve uçaklar gece uçuş yapamadı ve yangın gece boş bırakıldı, kendi kaderine terk edildi. Bundan sonra alınacak hava araçlarının mutlak surette gece görüş sistemleri ile donatılması gerekir.

Yangınların gösterdiği başka bir gerçek, yerleşim bölgelerine ve otel yakınlarına çam ve benzeri yanıcı ağaç türlerinin olmaması gerektiğidir. Bu bölgelerdeki yangın, paniğin artmasına ve çalışma koşullarının güçleşmesine sebep oldu. Bu nedenle, bu bölgelerde diken yapraklı çam türeri yerine, harnup, zeytin, ceviz ve badem gibi yanmaya dayanıklı türler dikilmelidir. Bu türler yangın sıçramalarını önleyeceği gibi, bölge halkına yada orman köylüsüne bir gelir oluşturacaktır.

Yangında 0-500’lü rakımlarda kızılcam’ın yanlış olduğu anlaşıldı. Kızılçam bodur ve verimsizdir. Ticari bir değeri yoktur. Basında yer alan ve bu alanların 5-10 yılda eski halini alacağı görüşü yanlıştır. Bu bölgelerden kızılcam’ı hızla uzaklaştırmalı yerlerine dayanıklı, verimli ve ticari değeri olan orman türleri dikmeliyiz.

Çok sayıda fidanlığımız var ve milyarlarla ifade edilecek fidanlarımız var. Ama yangının boyutu öylesine büyük ki, bu fidanlar yangın alanlarına yetmeyecek. Bir kısım alanlara mevcut fidanlarla dikim yaparken, bir kısım alanlara ise tohum atmakla yetineceğiz. Tohum atılan alanlarda hava şartlarının izin verdiği ölçüde ve kendiliğinden büyüme gerçekleşecek.

Yangın mücadele ekipleri 6 ay süreli istihdam ediliyorken, bu sürenin yeterli olmayacağı anlaşılıyor. Artık kış aylarında ve hiç yangına rastlamadığımız Karadeniz ormanlarında bile yangın olmaya başladı. Yangın mücadele ekiplerinin 12 ay süre ile istihdamı gerekiyor.

Orman teşkilatı dikim sahalarının genişletilmesi ve orman envanterinin artırılması konusunda çok başarılı. Ama son yangın, orman teşkilatının faaliyetleri konusunda toplumda bir bilgi eksikliği olduğunu ve güven sorunu yaşandığını gösterdi. Orman teşkilatı, bilgi eksikliğini giderecek, faaliyetlerini anlatacak bir tanıtım çalışması yapmalı, orman sevgi ve bilinci oluşturacak tanıtım grupları oluşturmalıdır.

Toplum güven eksikliği nedeniyle, TEMA’ya umut bağlamış gibi görünüyor. Anlaşılan o ki, TEMA bizden daha medyatik. TEMA sonuçta bir sivil toplum kuruluşudur, orman’a ve korunmasına ilgi çekmiş görünüyorlar ve başarılılar. TEMA gibi kuruluşların sayıları çoğalmalıdır. Fakat ülkenin orman envanterini artırmak, büyük emek, büyük maddi kaynak, büyük kadrolar ve büyük ekipman gerektiren bir iş. Bu iş ise ancak kamusal bir güç ile yerine getirilir. Bu nedenle, asıl olan orman teşkilatıdır ve orman teşkilatına güvenmek gerekir.

Anayasa’mız 169.md. uyarınca bu sahaların bir yıl içinde ağaçlandırılması gerekiyor. Bu durum Anayasal bir zorunluluk. Bizi zor günler bekliyor. Bir yıl içerisinde tüm fidanlarımızı sahaya indireceğiz.

Yangın sırasında yapılan kamuoyu eleştiriler olumlu. Bunca eleştiriden sonra hiç bir siyasi iradenin orman alanlarını başka bir amaca tahsis edebileceğine ihtimal vermiyoruz. Aksi halde kamuya ve orman teşkilatına güven kaybolur. Nitekim geçmişteki yapılan yanlış bir kaç uygulamanın sonuçları teşkilatımız için ağır oldu.

Yangın yöresinde yardım etmek isteyen vatandaşlar büyük bir özveri ile çalışmışlar. Ana görevli personele hortum çekmede, su tedarikinde büyük hizmet vermişler. Bölgede yaşayan vatandaşların duyarlılığı çok önemliydi.. Bize büyük destekleri oldu. Kepçe, kürek, tırmık her konuda yardımcı olmuşlar ama en büyük yardım hortum çekmede ve su tedarikinde olmuş.. Benzeri yangınlarda daha organize bir şekilde vatandaştan yardım alabilmeliyiz diyorlar.

“182 Yıllık Orman Teşkilatı ve yangından çıkartılan dersler” üzerine bir yorum

  1. Bodrum Güvercinlik’te yanan orman alanı üzerine, resmî açıklamaların aksine devasa oteller inşa edildi. Dolayısıyla, OGM çalışanlarının görev anlayışına sığmasa da, Muğla kıyılarında yeni turistik tesisler yapılırsa şaşırmayalım.

    Yanıtla

Yorum yapın

2 + 4 =