Alata’yı bir de biz anlatalım.

Aslında “Tarımsal Araştırma Kuruluşları ve Alata” başlıklı yazımızda Alata’nın nasıl kurulduğunu ve araştırma kuruluşlarının sorunlarını anlatmıştık.
Öyle ilgi çekti ki; bu defa da Alata’yı birde biz anlatalım, yaptıklarına ışık tutalım istedik.
Alata’nın görevi; Mersin başta olmak üzere, Adana, Osmaniye, Hatay, Antalya, Kahramanmaraş, Burdur ve Isparta illerini kapsayan bölgede meyvecilik, sebzecilik, süs bitkileri, bağcılık, arıcılık, tarım ekonomisi, toprak su kaynakları, bitki sağlığı, hasat sonrası fizyolojisi, gıda, biyoçeşitlilik ve genetik kaynaklar ile eğitim ve yayım konularında uygulamalı tarımsal araştırmalar yapmak olarak belirlenmiş.
Yeniden yapılanma çerçevesinde kurum; tarımda suyun etkin kullanımı, toprakların verimlilik potansiyellerinin belirlenmesi ve uygun gübreleme tekniklerini geliştirilmesi, havzalarda su kaynaklarını korunması ve sürdürülebilir kullanımının sağlanması ile sorunlu toprakların ıslahı konularında da araştırmalar yapma görevini de üstlenmiş…
1944 yılından beri oluşan birikim ile bahçe kültürleri alanında müthiş bir çeşit koleksiyonları oluşmuş.  190 çeşit portakal, 159 çeşit mandalin ve melezleri, 52 çeşit limon, 33  çeşit altıntop, 10 çeşit  üç yapraklı ve melezleri, 2 çeşit turunç, 3 çeşit şadok, 1 çeşit ağaç kavunu, 1 çeşit kamkat, 43 çeşit akraba turunç türleri, 296 çeşit nar, 37 çeşit yenidünya, 34 çeşit kayısı, 57 çeşit zeytin, 26 çeşit asma, 51 çeşit badem, 13 çeşit pikan cevizi, 281 çeşit incir ve 125 çeşit süs bitkisi ile toplamda 1396  tür gibi muazzam bir çeşit zenginliğine sahip olmuşlar. Bunların yanında çok sayıda keçiboynuzu, trabzon hurması ve muz varlıkları da var. Dikenli incirin çeşit belirlenmesi ve tescili için yoğun çalışmalar sürdürülüyorlar.

Bu türlerden turunçgiller, zeytin, kayısı, muz, incir, nar, yenidünya, trabzon hurması, badem

ve keçiboynuzunda kurumun Doğal Kaynaklar Araştırma ve Muhafaza Grubunca Ülkesel Bitki Genetik Kaynakları Araştırma Projesi çerçevesinde meyve-bağ genetik kaynakları materyalinin muhafazası ile görevlendirilmişler.

Alata sadece meyvecilikle yetinmemiş,  domates, biber, karpuz, yazlık kabak, fasulye, marul, bamya, su kabağı sebze türlerinde yeni çeşit geliştirilmeye yönelik olarak geniş gen havuzlarına sahip olmuş. Mevcutta, 930 çeşit domates, 2000 çeşit biber, 360 çeşit kabak ve 250 çeşit karpuz ile bu alanda söz sahibi olmuş.
Arazi varlıklarının niteliklerinden önceki yazımızda bahsetmiştik. Bu nedenle yeniden değinmeyeceğiz.
Alata’ya dair bir başka incelik de şu; üç ayrı lokasyonda faaliyet gösteriyorlarmış… Alata, Tarsus ve Çamlıyayla Lokasyonu. Bunların en büyüğü olan Alata 2740 dekar olmasına rağmen, orman ve makilik, sabit tesis ve yollar ile kumul alanlardan arta kalan sadece 1300 dekarlık bölümde, araştırma ve üretim çalışmaları yürütüyorlarmış. Tarsus Lokasyonunda ise beş farklı yerde,  2253 dekarlık bir alanın 1930 dekar’ında,  67 dekarlık Çamlıyayla Lokasyonunun ise 25 dekarlık bir bölümünde araştırma ve üretim yapılıyormuş.
Ayrıca, çoğunluğu plastik, cam ve bilgisayarlı cam sera olmak üzere, 23.700 m2’lik üç farklı tip serada kapalı tarımsal üretim sürdürülmekteymiş.
Tüm bu alanlardaki üretim ve araştırma faaliyetini kaç kişilik bir personel ile sürdürülüyorlar dersiniz?
Anlatalım…
Öncelikle belirmeliyiz ki, Alata’nın asli görevi adından da anlaşılacağı gibi “araştırma faaliyeti”dir.
Peki araştırma faaliyetini kimler yapabilir?
Bunun cevabını Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı Tarımsal Araştırmalar ve Politikalar Genel Müdürlüğü tarafından 2017  yılında  yayımlanan Tarımsal Araştırma Yönetimi Talimatı veriyor.
Tarımsal Araştırma Talimatı’na göre; ülkesel boyutta, çoklu disiplinli ve birden fazla birim veya kurumun katıldığı güdümlü projeler dahil büyük projelerin hazırlanması, uygulanması, yürütülmesi, koordinasyonu, raporlanması, sonuçlarının değerlendirilmesi ve yayına hazırlanması sürecinden birinci derecede sorumlu olacak yetkili, en az doktorasını bitirmiş, bakanlık personeli araştırmacılardan oluşacaktır.
Bunun anlamı şudur: Proje koordinatörlüğü yapacak, araştırma yetkisi taşıyan kişinin en az doktora yapmış araştırmacılardan oluşması gerekiyor.
Oysa Alata’da sadece 17 doktora yapmış araştırmacı, 17 doktora öğrencisi, 26 yüksek lisans, 2 yüksek lisans öğrencisi ve lisans düzeyinde bulunan 5 kişi olmak üzere toplam 67 araştırmacı eleman bulunmaktaymış. Bunların arasında proje koordinatörü olabilecek sadece 17 doktora yapmış araştırmacı varken, yetersiz çalışma koşulları ve düşük ücretler nedeniyle bu kişileri kurum bünyesinde tutmak her geçen gün zorlaşıyormuş.
Bunların dışında 20 Tekniker, 8 Teknisyen, 2 Laborant, 27 Memur ve 56 işçi ile faaliyet sürdürüyorlarmış… Geçici işçi sayıları ise sadece 32. Yani toplam 212 Personel.
Kurum bünyesinde uzun yıllardır oluşturulan Moleküler Biyoloji, Doku Kültürü, Enstrümantal Analiz, Duyusal Analiz ve Değerlendirme, Bitki, Toprak, Sulama Suyu, Gübre Analizi, Fitopatoloji, Pomoloji, Arıcılık Laboratuvarları ile Bitki Testleme Üniteleri, Hasat Sonrası Testleme Ünitesi, Genetik Materyal Saklama Üniteleri gibi birimlerde sadece 2 Laborant görevlendirilebildiği düşünülürse işin vahim boyutu ortaya çıkar.
Aslen üç ayrı lokasyona yayılmış bir araştırma ve üretim faaliyeti sürdüren kurumun araç ve makine parkını yazmaya ise içimiz elvermiyor. Tam bir antika araç ve makine mezarlığı! Arızalansa parçası dahi bulunmayacak, piyasadan kalkmış, miadını doldurmuş  araçlarla hizmet sürdürmeye çalışıyorlar…
Tüm bu yetersiz çalışma koşullarına rağmen, neler mi yapmışlar?
1978 – 2019 yılları arasında 253 projeyi sonuçlandırmışlar ve elde edilen bulguları Doğu Akdeniz Bölgesi çiftçileri başta olmak üzere tüm ülke çiftçilerinin hizmetine sunmuşlar. Toprak ıslahı, tarımsal mekanizasyon, bitki besleme ve toprak ıslahı, tarım ekonomisi, iklim değişikliği ve havza gibi konularda faaliyet gösteren Tarsus Lokasyonu ise1948-2019 yılları arasında 145 projeye imza atmış…
Büyük araştırmalar sonucu ortaya çıkan, uzun süre ve büyük emek gerektiren biberden sarımsağa, fasulyeden marula, yazlık kabağa kadar çok sayıda ürünün ıslah çalışması tamamlanmış ve tescil edilip bölge üreticisinin hizmetine sunulmuş.
Enstitünün yaptığı araştırmalar sonucunda, oldukça uzun süre ve emek gerektiren ıslah çalışmaları ile elde edilen yeni tür ve çeşitler üretime kazandırılmıştır.
Islah çalışmalarıyla meyvecilikte ise harikalar yaratılmış.   Alatayıldızı, Şahinbey, Çağrıbey, Çağataybey ve Dr. Kaşka isimli 5 adet kayısı çeşidi tescil edilmiş, Nar seleksiyonu ilk kez Alata’da başlatılmış ve  31 N 06 Lefan, 31 N 11, 33 N 09 Mayhoş (I), 33 N 10 Çekirdeksiz (II), 33 N 12 Ekşi Göknar, 33 N 16 Silifke Aşısı, 33 N 23 Çevlik, 33 N 24 Beynarı, 33 N 26 Çekirdeksiz (VI), 33 N 34 Mayhoş (VII), 33 N 49 Mayhoş (VI), 33 N 51 Ekşi Kırmızı, 33 N 52 Tatlı Mayhoş (II) olmak üzere 13 çeşit nar tescil edilmiştir.
Bunun dışında muzda Anamur ve Erdemli; keçiboynuzunda Alanya; zeytin Çelebi (Silifke) ve Silifke Yağlık tescil kayıtları yapılmış.
Ayrıca mutasyon ıslahı ile geliştirilen erkenci Eylül kütdiken limon çeşidi tescil ettirilmiş, çekirdeksiz Alata, Gülşen ve Uzun kütdiken limon çeşitleri tescili tamamlanmış.
Klon seleksiyonu yoluyla elde edilen Toros Kırmızısı ve Sarıca mandarin çeşitleri ile Lemas, Yediveren; Enter ve Erdemli 33 limon çeşitleri tescil ettirilerek ülke çiftçisinin kullanımına sunulmuş.
Yapılan ıslah çalışmaları sonucu elde edilen 4 adet kabak saf hattı, 2 adet karpuz çeşit adayı, 1 adet standart biber çeşidi, 63 adet biber saf hattı, 2 adet muz çeşidi ile 3 adet çekirdeksiz limon çeşidi özel sektöre devredilmiştir.
Özellikle turunçgillerde yeni tür ve çeşitlerin bölge koşullarına adaptasyonu, yeni yetiştirme teknikleri ve fidan üretim teknikleri bölge üreticilerine benimsetilmiş ve bölgemizin Türkiye’de turunçgil fidan üretim merkezi haline gelmesinde önemli katkıları olmuş.
Diğer subtropik meyvelerden narda seleksiyon çalışmaları ile ticari çeşitler (Hicaz Nar, Katırbaşı ve Çekirdeksiz nar) seçilmiş, avokado ve yenidünyada da adaptasyon çalışmaları sonucunda önerilen çeşitlerle bölgede kapama bahçeler kurulmuş böylelikle bölgede ürün çeşitlendirilmiştir.
Uzun yıllar süren örtüaltı yetiştiricilik araştırma çalışmaları ile gerek sera teknolojileri gerekse örtüaltı yetiştiricilikte yeni tekniklerle üreticiler ile tanıştırılmış ve bölgemiz (özellikle Erdemli ilçesi) örtüaltı domates üretiminde çok ciddi gelişme sağlamasına katkıda bulunulmuştur.
Alata  Enstitü araştırmaları öncülüğünde;  Anamur ve Silifke ilçelerimizde çilek tarımı, bölgemizin yayla kesimlerinde kiraz ve şeftali tarımı, Silifke ilçemizde yabani menengiç ağaçlıklarının antepfıstığı ile aşılanması faaliyetlerine önemli katkılarda bulunulmuş.
Mut ilçemizde ve bölgemizde turfanda kayısı yetiştiriciliğine uygun ilçelerde turfanda sofralık kayısı yetiştiriciliği tarımı ve bu türlere ait fidancılık yaygınlaşmıştır. Bunların yanı sıra süs bitkilerinin bölgemizde bir sektör haline gelmesinde Enstitü bilgi birikimi ve üretime yönelik damızlık materyal temininde önemli katkılar sağlamıştır.
Bu bağlamda; çok sayıda ve çeşitte onbinlerce fidan üreterek, bölge çiftçisinin kaliteli meyveciliğe teşviki sağlanmış.
Bunların yanı sıra, aşırı ve bilinçsiz gübrelemeyi giderecek olan, yaprak ve toprak analizlerine dayalı gübreleme önerileri Enstitü laboratuarında yapılan analizler sonucu bölge üreticisinin hizmetine sunulmuş. Böylece topraklarımızın aşırı gübre kullanımı nedeniyle kirlenmesi önlendiği gibi yoğun ve gereksiz gübre kullanımı sonucunda ortaya çıkacak olan gelir kaybı da önlenerek Ulusal Ekonomiye katkıda bulunulmuşlar.
Alata, Akdeniz Bölgesi’nde arıcılık konusunda araştırma yapan, araştırma çalışmaları yanında arıcılık konularında ülkesel baz da eğitim veren ve ana arı üreten tek kuruluş haline gelmiş. Arı ve ana arı yetiştiriciliği konusunda çiftçilerimiz ve İl Müdürlüklerinin teknik personeline eğitimler vermişler.
Ayrıca pek çok konuda bölge çiftçisini bilgilendirme amaçlı eğitim programları gerçekleştirmişler.
Sorunları yok mu?
O kadar çok ki; Ama onlar sorunlarını yumuşacık  bir dille ifade ediyorlar.
Yetersiz çalışma koşulları ve düşük ücretler nedeniyle doktorasını tamamlayan araştırmacıların üniversitelere geçmesini önleyemiyorlarmış…
Araştırma yapacak mühendis eksiklikleri varmış.
Usta-çırak ilişkisi olmaması nedeniyle yeni gelen mühendislerin tecrübeden yararlanmasını sağlayamıyorlarmış.
Emekli olan işçilerin yerine işçi alamamaları nedeniyle eksik personel sorunları varmış.
Ama en önemlisi arazilerini koruma içgüdüleri…
Arazilerinin doğal flora ve faunası, doğal kumul alanları ve ekotonları ile sürdürmekte olduğu araştırma, üretim ve eğitim görevlerinin yanı sıra; canlılarının doğal yaşama ortamları nedeniyle biyoçeşitliliğin en iyi örneğini oluşturduğundan, nesli tükenen kum zambaklarının ve caretta caretta’ların en önemli üretim alanları olduğundan, 2000 yılında büyük zorluklarla arazilerini 1.Derece Doğal Sit Alanı ilan ettirebilmişler. Ancak hala endişeliler. Tarsus Topçu’ya Çukurova Havaalanı’nın yapılması, Mersin-Silifke Sahil kuşağında yeşil alan olarak tek kendi arazilerinin kalması nedeniyle enstitülerinin rantının yükseldiğini ve (böyle ifade etmeseler de) tarım dışı yırtıcıların arazilerine göz diktiğini düşünüyorlar.
Ama umutsuz değiller. Tüm sorunlarına rağmen, daha çok yapacak işleri olduğunu ifade ediyorlar.
Örneğin;
-Turunçgillerde iç ve dış pazar isteklerine uygun çeşit dinamiğini sağlayacak çeşit geliştirmek,
-Biyotik ve abiyotik stres koşullarına dayanıklı çeşit ıslahı oluşturmak,
-Sertifikalı fidan üretimine yanıt verecek virüsten arındırılmış temiz damızlık materyal üretmek,
-Turunçgiller başta olmak üzere diğer bazı meyve tür ve çeşitlerinde ulusal ve uluslararası kullanıma açık gen havuzu ve bilgi bankası oluşturmak,
-Sebzelerde (domates, biber, kabak, karpuz) üstün özellikli ve yüksek verimli F1 çeşit ıslahı,
-Özel sektöre kendilenmiş, nitelikli yarı-yol materyali oluşturma konusunda işbirliğinin geliştirilmek,
-Çeşit safiyet testlemeleri,
Transgenik tohumların belirlenmesi,
-Muz başta olmak üzere diğer sub-tropik meyvelerde çeşit adaptasyonları, yeni yetiştirme teknikleri, meyve türlerine özgü sera teknolojileri geliştirmek, ürün depolama ve muhafaza çalışmaları,
-Sahil ve geçiş kuşağına uygun yeni meyve tür ve çeşitlerinin adaptasyonu (yazlık elma, japon eriği, kivi, vb.),
-Toprak, yaprak, gübre ve sulama suyu analiz laboratuvarını uluslararası geçerliliği olan akredite laboratuvar haline getirmek,
-Sorumluluk alnındaki üreticilerden gelecek sorunlara çözüm önerileri geliştirmek,
-Süs bitkilerinde alternatif olabilecek yeni tür ve çeşitlerin geliştirilmesi ve kültüre alınması,
-Sorunları gün geçtikçe artan topraklarımızda topraksız tarım uygulamalarının yaygınlaştırılması,
-Yüksek verimli, kaliteli ana arı üretimi ve üstün nitelikli yeni arı ırklarının geliştirilmesi çalışmaları,
-Ulusal ve uluslararası kamu-özel sektör işbirliğini geliştirerek Ar-Ge çalışmalarının etkinliğini arttırmak.
Onlar diyor ki; uluslararası nitelikte araştırmalar yapacak düzeye ulaştık. Sorunlarımız giderilir, altyapımız iyileştirilirse, bundan sonra ortaya çıkacak sorunların çözümünde bölge ve ülke tarımına hizmet etmeye devam eder, çiftçimizle birlikte en büyük güç oluruz…

Yorum yapın

17 − = 9