Pandemi dönemi göstermiştir ki; tedarik zinciri önemlidir.
Bu dönemde yaşanılan tüm sorunlara rağmen, gıda üreticisi firmalarla birlikte tedarik zinciri içerisinde yer alan diğer firmalar çeşitli stratejiler geliştirebilmiş, faaliyetlerini aksatmadan sürebilmişlerdir. Böylesine zorlu bir dönemin çok az hasarla atlatılmasında önemli görevler üstlenmişlerdir.
Yaşanılan bu süreç, tedarik zinciri yönetimi kavramının önemini ortaya çıkartmış ve gelecek dönemlerde gerçekleşebilecek olağanüstü felaket durumlarında tedarik zinciri sağlamlığını ve direncini artırıcı önlemleri almanın zaruretini bir kez daha ortaya koymuştur.
Üretilen ürünün tüketici ile buluşmasına kadar geçen süreçte tedarik zincirini oluşturan firmalar; tedarikçiler, dağıtıcılar, perakendeciler ve lojistik firmalar olarak sınıflandırılmıştır. Tedarik zinciri yönetimi ise, maliyetleri düşürmek, tüketiciye maksimum değeri sağlamak için malzeme, bilgi ve para akışını optimize etmeyi sağlayan bir yönetim stratejisi olarak tanımlanabilir.
Tedarik zinciri içerisinde yer alan firmalar yüksek rekabet şartlarında maliyetlerini azaltmak, yüksek karlılık yakalamak ve müşteri memnuniyetini yaratmak için çeşitli stratejiler geliştirirken; hızlı, sürekli ve rekabetçi çalışma koşulları da değişik ve tehlikeli kırılganlıklara sebebiyet verebilmektedir.
Yazımızın bundan sonraki bölümlerinde, tedarik zincirinin doğru yönetilmesinin yöntemleri ve alınması gereken tedbirleri irdeleyecek ve bu süreçte oluşabilecek aksamalarda ortaya çıkan kırılganlıkları önlemenin yöntemlerinden bahsedeceğiz.
Konumuz tarım ve hayvancılık, üretim türümüz ise gıda olduğu için bundan sonraki “tedarik zinciri” kavramından tarım ve hayvancılığa, dolayısı ile gıdaya dayalı olanlar anlaşılmalıdır.
Pandemi dönemi tedarik kavramının önemini ortaya çıkartmakla birlikte, sektördeki önemli sorunları da ortaya koymuştur. Öncelikle tedarikçiliğin kavram tanımlanmasının yapılmadığı, kimlerin tedarikçi olup- olmadığının belirlenmediği ve en önemlisi de bunların bir disiplin 
çerçevesinde kayıt altına alınmadığı görülmüştür.
Küçük ve orta ölçekli tarımsal işletmeler ve gıda üretim işyerlerinde hizmet tedariki klasik yöntemlerle gerçekleştirilirken; büyük ölçekli firmalarda, sistemlerin denetlenebilir olması ve operasyonel verimlilik sağlayabilmek amacıyla belirli sistem ve yazılımlar kullanılmaktadır. Sistemlerin kullanımıyla birlikte firmaların kendilerine özel anaveri tanımları ve ortak yöntemleri oluşmuştur. Bununla birlikte hem tedarik edilen ürün/hizmetin tanımlarında hem de tedarikçi verilerinde ortak bir dilin kullanılmaması ciddi riskleri de beraberinde getirmektedir.
Yazılımlar kullanılsa da, satın alma mesleği ve insan doğası gereği bilgilerin çoğu satın alma görevlisi personelin e-postasında, excel listesinde yada şirketin kullandığı ERP yazılımlarında tutulmaktadır. Yılların birikimi olan bu bilgiler, bazen şirket personelinin ayrılması ile onunla gitmekte ve birikimler kaybolmaktadır.
Diğer bir sorun ise şirketlerin tedarikçi ile ilgili doğru bilgilere ulaşacak ciddi bir uzman ekibine, zamana ve maliyete ihtiyaç duymasıdır. Harcanan emek, zaman ve maliyete rağmen; bu bilgiler düzenli olarak güncellenemediği için sağlıklı bilgiler içermemekte, amaca hizmet edememektedir. Halihazırda, 6698 sayılı Kişisel Verilen Korunması Kanunu çerçevesinde şirketler tarafından tutulan kayıtların doğru ve gerektiğinde güncel olması zorunluluğu getirilmiştir. Bu bağlamda da, tedarikçilere ilişkin tutulan değerlendirmeler ile tedarikçi kayıtlarının güvenilirliğinin sağlanması yönünde önemli bir sorumluluk da, şirketlerin omuzlarına yüklenmiş bulunmaktadır.
Tüm bunlar ise tedarik dünyasının “onaylı tedarik havuzu” sistemine ihtiyaç duyduğunu göstermektedir.
Hedef tedarik sistemindeki tüm aktörler bu havuz sistemi içerisinde olmalıdır. Havuzda yer alan firmalarla ilgili temel bilgiler firmaların kayıtlı olduğu Ticaret Odaları tarafından belirlenen NACE kodlarından sağlanabilmeli, tedarikçi havuzundaki temel bağlantı indikatörü bu kodlar aracılığı ile kullanılmalıdır. Gerektiği taktirde firmalardan farklı parametreleri sisteme eklemeleri istenebilmelidir. Tedarik hizmetinden yararlanan tüm firmalar ise bu sisteme dahil olmalıdır.
Sonuç olarak, sisteme entegrasyon sağlayan firmalar tedarik dünyası ile ilgili sağlıklı ve güvenilir bilgileri kesintisiz alabilir. Belirli bir kıstası karşılayan, hatta tedarikçilerin taşıdığı niteliklerin derecelendirildiği ”tedarikçi havuzu”ndan faydalanan firmalar; bu suretle gıda tedarikinin kesintisiz ve problemsiz devamlılığının sağlanması açısından önemli bir avantaj edinecekler, ürünler ise en doğru ve zayiatsız şeklide tüketici ile buluşabilecektir.
