Çiftçi Gözü ile Tarımda Sorunlar ve Çözüm Önerileri

971304_10151574746644318_1554395726_nTarım toplumundan, sanayi toplumuna geçtik geçiyoruz, köyden kente göçtük, göçüyoruz gibi boş tartışmaları arasında yıllarımız geçti. Sanayi toplumuna köklü bir geçiş yapabilsek de, enerji sorunumuzu çözebilsek de,  yüksek teknolojiyi yakalayabilsek de tarım önemli bir üretim faaliyetidir. Türkiye tarım gibi önemli bir üretim faaliyetini sürdürmeye devam etmek zorundadır. Çünkü ülkemizin içinde bulunduğu coğrafi konum ve iklim yapısı tanrının ve doğanın bu ülkeye sunduğu bir lütuftur. Bu lütuf nedeniyle üretmek gibi insanlığa borcumuz vardır ve bu borcun gerekleri yerine getirilmelidir.

 Neden lütuftur, anlatalım..

Türkiye çok farklı coğrafi bölgelere ve farklı iklim yapılarına sahip olup, çiftçimiz avokadodan, egzotik bitkilere, tarla ziraatından, bahçe ziraatına, çiçekçiliğe kadar yaşlı dünyamızda yetişebilecek ürünlerin çok büyük bir bölümünü yetiştirecek iklim ve toprak yapısına sahiptir. Ülkenin her yanında çok zengin gen kaynakları bulunmaktadır. Bu nedenle, bu zenginlikten insanlık mahrum edilmemelidir. Nitekim çiftçimizde insanlığın kendisine yüklediği görevin bilinci ile üretim faaliyetini aksatmadan yerine getirmektedir.

533152_454050377941063_1754121055_nYine ülkemiz olağanüstü bir coğrafyada bulunmaktadır. Harita üzerinde Ankara merkez alınır ve Ankara üzerine pergelin sivri ucu konulur ve çizen bölüm ise İngiltere’ye getirilir ve bir daire oluşturulursa, dünyanın en kalabalık nüfus grubunun ve dünyanın en yüksek gelir grubunun bu daire içerisinde kaldığı görülür. Doğru üretim ve pazarlama politikalarının oluşturulması halinde, daire içerisinde kalan kalabalık/zengin ülkelerin gıda ihtiyacının tek başına Türkiye’den karşılanması bile hiç uzak bir ihtimal değildir.

En önemlisi ise tarımsal üretim yapan çiftçilerin toprağa tutunma, bulundukları yöreye bağlı kalma istekleri çok yoğundur. İnanılmaz bir üretim arzuları var. Arkalarından hiçbir itilme/desteklenme beklentisi olmadan dört mevsim, yedi iklim, büyük bir fedakarlıkla üretiyorlar. Dünya tarımının ve tüketicisinin böylesine enerjik bir üretim grubuna ihtiyacı vardır.

Bu tespitleri yaptıktan sonra gelelim tarımın sorunlarına ve işin mutfağında olan biz çiftçilerin sorunlarla ilgili çözüm önerilerine..

  • Maalesef bu ülke Kadastro çalışmalarını hala tamamlayamadı, miras mevzuatından kaynaklanan sorunları çözemedi ve sonuç bize çokIMG_8568 parçalı tarım arazisi olarak döndü. Üretimde verimliliği yakalayamıyor, maliyetleri düşüremiyor, kendimiz için işletme modeli oluşturamıyoruz. Sermaye biriktiremiyoruz. Biz hala küçücük bahçelerin üreticisi, küçük tüccarların satıcısıyız. Bu nedenle, ülkemiz tarımının en önemli sorunu olan parçalı arazi sorunu ne pahasına olursa olsun mutlaka çözüm bulmalıdır.
  • Pek çok defa ifade ettik. Ülkemiz tarımında inanılmaz bir plansızlık hakimdir. Tarım hiçbir kuralın olmadığı yegane üretim alanıdır. Yapılan hiçbir üretim tipi için izin gerekmez. Bu nedenle, tıpkı kentlerin planlandığı gibi, tarımında planlanması gerekir. Dileyenin dilediği yerde, dilediği üretim modelini uygulaması yerine, bölgeler için en uygun üretim tipleri belirlenmeli ve o tipler desteklenmelidir.
  • Yüzbinlik Çevre Planları bir önce tamamlanmalı ve Tarım Alanlarının sınırları belirlenmelidir. Tarım Alanlarının yok edilmesine yönelik dayanılmaz bir saldırı olduğu bilinmekledir. Tarım alanlarının yok edilmesinin önleneceği kurallar tavizsiz bir şekilde uygulanmalıdır.
  • IMG_8656Ülkemizin büyük bir bölümü dağlık ve araziler ise eğimlidir. Damlama sistemlerinin gelişmesi ile birlikte çiftçi süratle bu arazileri tarıma kazandırma eğilimindedir. Çiftçinin arazi ıslahı sırasında yaptığı giderlerin bir kısmını kamu üstlenmeli, su, elektrik ve altyapı konusunda desteklemelidir.
  • Çiftçinin müzmin sorunlarından en önemlisi maliyetlerdir. Maalesef kullandığı tohumdan, ilaç ve gübreye, mazot’a kadar üretim aşamasındaki her girdisi, uluslar arası rakiplerinin kullandığı ürün girdilerinin üstündedir. Çiftçimiz uluslar arası rakipleri ile haksız bir rekabete zorlanmaktadır. Bu nedenle, girdi maliyetlerinin düşürülmesi için gerekli tedbirler alınmalıdır.
  • Ülkemizde tarımı revize edecek, üretim ve satış motellerini belirleyecek yasal mevzuat boşluğu bulunmaktadır. Tarım Yasası ve onları bir araya getirecek kooperatif mevzuatı mutlak surette yenilenmelidir.
  • Hayalcı ve çiftçiyi meşgul eden tarım modelleri yerine “iyi tarım” modeli uygulanmalı, kapsamı genişletilmeli ve iyi tarım uygulayıcıları çok iyi denetlenmelidir.
  • Çiftçinin destenlenmesinde doğrudan destekleme gibi haksız modeller yerine, üretimi yapılan ürün bazlı destekleme yapılmalı ve üretimIMG_8886 yapana destek verilmelidir.
  • Tarıma alt yapı desteği veren kamu güçlerinin aktif olarak devreye alınması gerekir. Suyun yönetiminin doğru yapılması, çiftçinin sudan en iyi ve en verimli şekilde istifadesi sağlanmalıdır. Toprak ıslahı, erozyon kontrolü ve drenaj yönetimi konusunda yetkililerin aktif desteği ve katkısı sağlanmalıdır. Meteorolojik veriler çiftçiye en hızlı bir şekilde iletilmelidir.
  • Çiftçinin en önemli sorunlarından birisi bilgi sorunudur. Çiftçi bilgiye ulaşmakta sorunlar yaşamaktadır. Çiftçi hiçbir şekilde Tarım Araştırma Kuruluşları yada üniversiteden bilgi alamamaktadır. Bilgi ya atalardan gelen tecrübe, yada yurt dışına gidip gelen ve bilgiye ulaşmakta sorun yaşamayan büyük çiftçilerden edinilmektedir. Bu nedenle, çiftçinin bilgiye kolayca ulaşabileceği bilgi sistemi kurulmalı ve üniversite bir şekilde sahaya indirilmelidir.
  • Çiftçi çocuklarını bile tarım sektöründe tutmakta sorunlar yaşamaktadır. Bu nedenle, gençlerin tarımda tutulmasının bir yolu bulunmalı, özendirici teşvik sistemi geliştirilmelidir. Gençler için büyük sermaye gerektirmeyen üretim modelleri geliştirilmelidir.
  • IMG_8901Çiftçi eğitimli ara eleman bulmakta sorun yaşamaktadır. ülkemizde arazi tesisinden, ağaç bakımına, budamadan, ilaçlamaya, aşılamadan, hasat’a kadar geçen süreçte çalışabilecek kalifiye eğitimli tarım çalışanı yoktur. Hem bu ihtiyacı karşılayacak, hem de tarım tasarımı yapabilecek ve kaliteli etiketler hazırlayabilecek tarım tasarımcı ve  grafikerlerin eğitiminin verileceği “Tarım Meslek Liseleri” açılmalı yada sayısı artırılmalıdır.
  • Türkiye’de bulunan Tarımsal Araştırma Kuruluşları, verimli olmadığı gerekçesi ya kapatıldı, yada kapatılmak üzeredir. Meksika da sadece Avokado ile ilgili araştırmalar yürüten yüzlerce araştırma enstitüsünün olduğu bilinmektedir. Bu nedenle, mevcut araştırma kuruluşları mutlak surette ıslah edilmeli, çalışanları çiftçi ile buluşturulmalı ve çiftçi ile işbirliği yapmalarının yolları bulunmalıdır. Bu kuruluşlar tohumculuk ve fidancılık konusunda faaliyet yürütmeye teşvik edilmelidir.
  • Köye Yönelik Hizmetler Müdürlüğü kapatıldı ve tüm varlıkları ile birlikte önce Özel İdare Müdürlüklerine, sonra da Özel İdare Müdürlüklerinin kapatılması ile Büyükşehir Belediyelerine devir edildi. Ancak bugüne kadar ki uygulama bu modelin işlemediğini gösterdi. Tarım’ın üstlendiği üretim fonksiyonu ile ilgili talepleri ivedidir. Gecikmeye tahammülü yoktur. Büyükşehir Belediyeleri tarımın ivedi taleplerine gerektiği an cevap verecek yapılanmayı oluşturamamıştır. Bu nedenle, Köye Yönelik Hizmetler Müdürlüğü revize edilmek suretiyle yeniden tarımın, köyün ve kırsalın hizmetine sunulmalıdır.
  • Türkiye’de Ziraat Mühendisliğinin en önemli görevi çiftçiye daha çok ilaç, daha çok gübre kullandırma faaliyeti şeklinde10311734_10153262843946509_2142254064745329780_n sürdürülmektedir. Çiftçi bu kısır sarmaldan mutlak surette kurtarılmalı, ihtiyacı kadar ilaç, ihtiyacı kadar gübre kullanabileceği bir yapılanmaya gidilmeli ve ziraat mühendislerini asli görevlerine döndürecek bir sistem oluşturulmalıdır.
  • Çiftçinin ürettiği ürün doğrudan doğruya yada katma değer yaratılarak tüketiciye sunulur. Bu nedenle, özellikle endüstriyel ürünlerin işlenebileceği yan sınai faaliyet alanlarının teşvik edilmesi hem ürünün gerçek değerini bulmasını, hem de ıskarta tabir edilen ikinci, üçüncü sınıf ürünlerinde işlenmesini sağlayacak bir yapı oluşturulması gerekir.
  • Küçük arazilerin daha verimli üretim alanlarına kaydırılması (seracılık gibi) için teşvik sistemi geliştirilmeli, çiftçinin bu yönde çalışma sürdürmesi için yönlendirecek mekanizmalar oluşturulmalıdır.
  • Organize Tarım Alanları mutlak surette hayata geçirilmelidir. Kamu bünyesinde bulunan, tarıma elverişli alanlar, altyapısı hazırlandıktan sonra çiftçiye kiralama yöntemi ile verilmelidir. Özel Ağaçlandırma Mevzuatı yeniden düzenlenmeli ve köy içerisinde, yada üretim alanları içerisinde kalan ve Özel Ağaçlandırma Mevzuatı çerçevesinde kiraya verilen Orman Alanları için bölgeye uyumlu türlere izin verilmelidir.
  • Çiftçi bahçeden evine/evinden bahçesine giden, sorunlarını dile getiremeyen sessiz bir yığın haline gelmiştir. Çok ciddi sosyal, kültürel ve eğitimle ilgili sorunları vardır. Zaman kentli grupların lehine işlemekte, çiftçi her geçen gün kentli grupların gerisinde kalmaktadır. Bu nedenle, şehir plancıları, mimarlar ve sosyolog’larla işbirliği yaparak, çiftçinin sosyalleşmesini sağlayacak, yaşam şekillerini değiştirecek, kent-köy arasındaki yaşam farkını azaltacak örnek köy modelleri geliştirilmesi gerekmektedir.
  • narenciyeÇiftçide çevre duyarlılığı ve sağlık bilincini oluşturacak eğitim programlarına ağırlık verilmelidir. Kullanacağı ilaç ve gübrenin çevrede ve insan sağlığı üzerinde oluşturacağı etkiler konusunda bilinçlendirilmesi gerekir.
  • Çiftçinin örgütlenme sorununu vardır. Çiftçinin bağlı olduğu Ziraat Odaları çiftçinin sözcüsü olmaktan uzak kalmıştır. Bu nedenle, çiftçiye teknik bilgi sağlayacak, üretim ve pazarlama konusunda işbirliği imkanlarını geliştirecek, sosyal politikalar oluşturacak, yeni bir kooperatif tarzı örgütlenme modeline ihtiyaç bulunmaktadır.
  • Ülkemizdeki parçalı arazi yapısı, çiftçiye üretim dışında bir faaliyet izni vermemektedir. Üretilenin tüketiciye ulaşmasına kadar geçen süreçte pek çok aktör yer almaktadır. Çiftçinin ürettiğinden kazanç elde eden, üretilenin tüketiciye ulaştığı ana kadar geçen süreçte rol alan aktör’lerin görevini gerektiği gibi yapmaması, çiftçiyi derinden etkilemekte ve onun kar/zarar hanesine zarar olarak yazılmaktadır. Büyüklü/küçüklü, Vergi Mükellefi olan/olmayan pek çok aracı-aktörden sisteme kayıtlı olmayanların ayıklanması gerekli ve zorunludur. Tarımsal Ürün alıcıları için sistem içerisinde1014241_868029773249053_1498332497982208248_n gerekirse bankacıların kredilendirme de kullandığına benzer bir puanlama sistemine gidilmelidir.
  • Çiftçi tarafından üretilen ürünler belirli tarihlerde hasat edilir ve pazara sunulur. Üretimden tüketime kadar geçen süreç kısadır. Beklemeye tahammülü yoktur. Bu özelliği nedeniyle diğer sınai ürünlere göre farklılık arz eder. Bu nedenle, çiftçi serbest piyasa ekonomisinin acımasız dişlileri arasına atılmamalı, rekabet daha akılcı yöntemlerle sürdürülmeli, gerekirse taban fiyat uygulamasına benzeri bir sisteme yeniden dönülmelidir.
  • Çiftçinin ürettiği ürünlerin satışı konusunda uzmanlaşacak, serbest piyasa ekonomisinin kuralları çerçevesinde hizmet verebilecek, profesyonellerce yönetilecek, çiftçinin de ortağı olduğu paketleme ve depolama tesislerinin hayata geçirilmesinin yolları bulunmalıdır.
  • Üretimden tüketiciye kadar geçen süreçte rol alan aktörlerin bir araya geldiği işbirliği/koordinasyon toplantıları yapılmalı ve süreçte aksayan hususlar tespit edilmeli, maliyetleri azaltacak tedbirler alınmalıdır.

Yorum yapın

− 5 = 2