Güzel Köyde Gerçekler..

_wies_KadynyGül’ün iyi bir işi, kendisine yetecek kadar kazancı ve tek başına yaşadığı bir evi vardır. Bir gün işini yaparken karşılaştığı sorunlar ve aksilikler sonucunda işinden kovulur. İstanbul’da yaşadığı karmaşa ve işinde karşılaştığı sorunlar onu bunaltmıştır. Böyle bir günün sonunda nişanlısı Kaan’ın evine gider, ancak Kaan’ın evinde gördükleri işin tuzu biberi olur. Kaan’ın kendisini bir başka kadınla aldattığını düşünmeye başlar. Bu esnada Muğla’nın Güzel Köy’ünden bir delikanlı kendisini bulur ve bir mektup verir. Bu mektup Sultanana’dan gelmektedir. Sultanana kendisinin babaannesi olduğunu söylemekte ve Güzel Köy’e davet etmektedir. Gül bu mektubun kendisi için bir çıkış olabileceğini düşünür ve kendisini Güzel Köy’de bulur. Köy meydanına geldiğinde bir düğün vardır. Bu düğün Cemal ile Kamuran’ın düğünüdür. Cemal Gül’ün Güzelköy’e geldiğini görünce nikah memuruna “Hayır” der ve köy karışır. Köy muhtarı Niyazi Gül’ü babaannesi Sultanana’ya götürür. Sultanana’nın sevinci Gül’ün köyde birkaç gün kalmak için karar vermesine sebep olur. Bu esnada köyde yaşadıkları ve Cemal’in kendisine ilgisi nedeniyle İstanbul’a dönme kararı alırsa da, bu kararından Kaan’ın peşinden gelmesi sonucu vazgeçer ve köyde kalma süresini biraz daha da uzatır. Bu esnada ablası Nihal ve kızkardeşi Sude’de hem Sultanana’yı, hem Gül’ü görmek için köy’e gelirler.  Gül’ün Güzelköy’de yaşadıkları, sonrasında Cemal’e ilgi duymaya başlaması ve Güzelköylü’lerin sıcaklıkları onlarından dönüş sürelerini uzattıkça uzatmalarına sebep olur.

Şehir karmaşası ve şehir hayatında yaşanılan sorunlar kentliyi bunalttığı için herkesin ömrünün kalan kısmını geçirmek istediği bir Güzelköy bulunmaktadır. Bu nedenle, Güzelköy dizisi ilgi ile izleniyor.

Ancak;  gerçekler her zaman Güzelköy’de anlatılan gibi değildir. Köyün de gerçekleri vardır ve bu gerçekler çok acı olduğu için göç hep tersine ve köyden kente şeklinde sürüp gitmektedir.

Nedir bu gerçekler ? Anlatalım.. Hem de geçmişten örnekler vererek anlatalım.kayseri_haber_7024

Geçmişte Anadolu da köyler, yerel yada ülke çapında bir planlama kurumu olmadığı için tamamen köylü tarafından planlanırdı. Köylü de kendi yaşam biçimine uygun olduğu için evlerinin yönünü hep güneye doğru çevirir, komşusu ile evinin arasında belirli bir mesafe bırakır, kışın ısısından yararlanmak amacıyla evinin altını ise hayvanlarının barınağı olarak kullanırdı. Köylünün evinin önünde mutlaka avlu denilen bir bölüm bulunur ki, bu bölüm, tüm hane halkının toplandığı, yemek yediği, ev işlerinin yapıldığı bir bölüm olarak değerlendirilirdi. Evlerinin için ise çocuklarının sayısına ve ihtiyaçlarına göre odalara ayrılırdı.

Ama asıl önemlisi ise köylü tarafından yapılan çevresel düzenlemelerdi. Her köyde mutlaka bir köy meydanı bulunur, köyün erkekleri işleri olmadığı zamanlarda bu meydanlarında bulunan kahvelerde toplanırlardı. Düğünler bu meydanlarda yapılır ve tüm köy halkı katılırdı. Ortak şarkıları olur, düğünlerde bu şarkılar seslendirilirdi.  Yine her köyün bir köy odası bulunur ki, kışın bu odalarda toplanan gençler kapalı ortam oyunlarını buralarda oynarlar, tuluat benzeri oyunlar sahneye koyarlardı. Köyden geçen yada tesadüfen yolu düşen kişiler de buralarda misafir edilir ve köy odaları bir nev’i otel vazifesi görürdü.

Kadınlar ise belirli evlerde toplanırlar ve el işi yaparlar, sohbetler ederler, sorunlarını paylaşırlardı. Öyle köyler vardır ki; kadınlar ve kızlar mutlaka bir müzik aleti çalarlar, şarkılar söylerler ve eğlenirlerdi. İyi müzik aleti çalan, iyi şarkı söyleyen kızların evlenme şansı daha fazlaydı. Nitekim köylü kadınlar bu tür toplantılarda kızları görürler, daha iyi tanıma fırsatı edinirler ve bu kızları oğullarına isterlerdi.

Anadolu’nun muhtelif bölgelerine dağılmış Çerkez köylerinde kendi kimliklerini korumak amacıyla yapılan etkinlikler çok önemliydi. Onlar için Çerkez mızıkası ve Kafkas oyunları çok önemliydi. Köyün bir bölümünü bu iş için tahsis ederler, belirli zamanlarda kendi adet ve usullerine göre, köyün gençleri kızlı erkekli buralarda toplanırlar ve müzikler eşliğinde oyunlar oynarlardı.

Yine köyde yaşam biçimi İMECE denen bir usulün gelişmesini zorunlu kılmıştı. Bu usule göre, köyün yolları, ortak alanları, mezarlıklar  köylü tarafından bir araya gelinerek yapılır ve hiç kimse bu işlerin yapılmasından kaçınmazdı. Yine köylü ev yapacaksa, köyün erkekleri bir araya gelir, çamur hazırlarlar, kerpiç yapar ve evi tamamlardı. Kadınlar da ekmek yaparken, kışlık erzak hazırlarken bir araya gelirler ve birbirlerinin işlerinin yapılmasına yardımcı olurlardı. Köyün ortak değerleri, ağaçları, suyu, mezarı korunurdu. Hiç kimse buraları kirletmeye cesaret bile edemezdi.

Sonra birden bire her şey değişti ve devreye belediyeler ve siyaset girdi. Artık köyler de belediyeler yada valilik yada kaymakamlıklar tarafından planlanacaktı. İhtiyaçları onlar tarafından karşılanacaktı. Binlerce yıldır Anadolu da hakim olan imece geleneğine gerek kalmamıştı. Artık suyu kaymakamlık yada belediye getirecek, yolu onlar yapacak, her türlü düzenleme de onlar tarafından yerine getirilecekti. Köylü de bu duruma hiç itiraz etmedi. Nasıl olsa onlar adına, onların yerine işleri yapacak bir kurum ihdas edilmişti.

Fakat asıl önemli sorun köylünün sosyalleşmesinde yaşandı. Siyaset muhafazakar bir anlayışı tercih etmişti. Bu nedenle, siyaset ve muhafazakar anlayış köylünün her işine karışmaya başladı. Eğer köylü kahvesinde oyun oynuyorsa, oynadığı oyuna, oğlu evde saz çalıyorsa çaldığı saza, düğün yapıyorsa düğünde çalınan müziğe, her gün giydiği kıyafete müdahale ettiler. Bu nedenle, köylüler artık kahve’de oturup oyun oynayamıyorlar, gençler evlerde toplanıp eğlence tertip edemiyorlar, saz çalıp şarkı söyleyemiyorlar. Bu sıkıcı hayat nedeniyle önce gençler, sonra da köylü köye küstü ve hızla köyü terk etmeye başladılar.  Hayat zorlu da olsa, kendisine müdahale edilmeyecek, hayatlarına karışılmayacak şehirleri tercih ettiler ve hızla oralara kaçmaya başladılar.

ondagordum_guzel_koylu_miniİstanbul’dan Güzelköy’e kaçıp gelen Gül’ün, Güzelköy’de Cemal ile flört etmesi, Nihal’in muhtar Niyazi ve Bünyamin ile arkadaşlık etmesi imkansızdır. Belirli evleri süsleyip, yılbaşı düzenlemesi  yapmak hayaldir. Bunları yapana köylerde hayatı dar ederler.

Bizden söylemesi, şimdilik şehirden köy’e göç imkansızdır. Özgürlük şehir karmaşasından daha önemlidir. Bilinmesini isteriz ki; gençler tarımdan değil, köyden, köy yaşamından, müdahalelerden uzaklaşmaktadır. Bu sorunlar çözülmeden de köye dönmeleri mümkün değildir.

Çözüm;

Çözüm, köylünün ihtiyaçlarına uygun yaşam alanları geliştirmelidir. Köy yönetim modelleri oluşturmalıdır. Köylünün yaşam alanlarının bir tarafta, hayvanlarının bir tarafta olduğu köy modelleri geliştirmelidir.

Köylünün sosyalleşmesi sağlanmalıdır. Taassup baskısından kurtulmalarının mutlaka bir yolu bulunmalıdır. Özgürleşmelerinin önü açılmalıdır.

Aksi halde daha çok bilmediğimiz dünyaların senaryolarını yazar, filmlerini çevirir, hayallerini kurarız.

Yorum yapın

54 − 46 =