Araştırma Kuruluşlarına Kaynak Yaratmak İçin Öneriler

Çiftçi kulübü olarak  bir süredir  Alata ve faaliyetlerini anlatırken, gördük ki bu kuruluşların çok sorunları var. Ama en önemli sorunları ise hiç kuşkusuz finansman sorunu.. Adeta yoklukla boğuşuyorlar.

Sorunlar sadece tarımsal araştırma kuruluşlarının sorunları değil. Pek çok konuda faaliyet göstermek üzere kurulmuş araştırma kuruluşlarının da benzer sorunları var. Bizim faaliyet alanımız tarım olduğundan, anlattıklarımızdan tarımsal alanda faaliyet gösteren araştırma kuruluşları anlaşılmalıdır.

Hiç kuşku duyulmayan  bir gerçek var ki; dünyadaki en büyük zenginlik bilim ve teknoloji ile elde edilen zenginliktir.

Aslında son günlerde tüm dünyanın yaşadığımız bir gerçek, bilim ve teknolojinin ne denli önemli olduğunu bize bir kez daha tüm çıplaklığı ile gösterdi.  Dünyamızı son bir yıl içinde etkisi altına alınan salgınla mücadelenin en etkili yolunun aşı olduğu anlaşıldı. Aslında aşı ve elde etme yöntemleri  1.880’li yıllardan beri biliniyordu. Ama son salgının aşısını bilgi ve teknoloji alt yapısı hazır olan ülkeler dünya pazarına sundu. Bu pazardan elde edilmesi gereken zenginlik ise bu ülkelerin oldu. Bilgi ve teknolojik alt yapı kuramayan ülkelere ise sadece yalvar yakar aşı aramak kaldı.

Araştırma kuruluşları ile ilgili tartışmalar yeni değil.  Siyaset bu tartışmalardan etkilenmiş ve 1960’lı yıllardan beri Devlet Planlama Teşkilatı, Tubitak,(Türkiye Bilimsel ve Teknik Araştırma Kuruluşu) Tüba(Tükiye Bilimler Akademisi) gibi kuruluşları kurmuş, ancak Türkiye bu kuruluşlarına rağmen, bilgiye ve teknoloji alt yapısını kuran ülkeler arasına hiç bir zaman girememiş.

Bunun çok ve çeşitli sebepleri var.

Maalesef, toplumda, siyasette, medyada, hatta üniversitelerde gerçek anlamda bir bilim bilinci oluşmamış. Gelişmiş ülkelerin bilime yaptıkları yatırımlar ve ortaya çıkan buluşlarla yarattıkları artı değerlerin farkına varılamamış.  Yeterli kamuoyu baskısı hiç bir zaman yaratılamamış. Ülkenin her bir yerinde kurulmuş çok sayıda TİGEM’e bağlı araştırma kuruluşları varken bile, Türk çiftçisi bilgi açlığını gidermek için bu kuruşları zorlayamamış, üretim faaliyetlerini çeşitlendirmeleri için bu kuruluşlar üzerinde baskı oluşturamamış.

Tarımsal Araştırma Kurumlarının hiç şüphe yok ki, birincil sorunları yaptıkları araştırmaları destekleyecek finansal kaynaklardır.  Tek gelirleri bağlı bulundukları bakanlıklardan aldıkları ödenekler, harcaması bin bir kurala bağlanmış kendi ürettikleri ürünlerin gelirleri ve bu kuruluşlarda görevli bilim adamlarının bireysel çabaları ile Tubitak’dan yada Avrupa Birliği fonlarından edindikleri teşvik ve destekleme ödülleridir.

Diğer bir önemli sorun ise Mali Yasaların bu kuruluşlar üzerinde yarattığı kaostur.  Araştırma Kuruluşu personelinin kendi çabaları ile Avrupa Birliği  ve Tubitak’dan elde ettiği fonların dahi vergilendirilmesi ve harcanmasında karmaşık sorunlar vardı ve harcamaların hızlandırılması için yasal düzenlemeler yapılamamıştır.

Önceki yazılarımızda bahsetmiştik. YÖK Kanunun kabulü sırasında araştırma kuruluşlarının unutulduğunu ve bu kuruluşlarla okullar arasındaki ilişkinin fark edilemediğini ve akademik personelin yükselmesi ile ilgili yasal düzenlemelerin hala yapılmadığını belirtmiş, bu nedenle, yükselme olanağı bulunmayan akademik personeli araştırma kuruluşlarında tutmanın imkansızlığını ifade etmiştik. Bu kuruluşlardaki görevli akademik personelin bu kuruluşlarda kaldıkları sürece akademik terfileri imkansızdır. Nitekim, bu kuruluşlarda görev yapan ve gelecek vadeden çok sayıda akademik personelin bir süre sonra terfi amacıyla üniversiteleri tercih ettikleri görülmüştür.

Sorun sadece bu değildir. Ülkemizde bilimsel başarı düzeyinin ve bilimsel yayınların  değerlendirilmesinde ciddi sorunlar vardır. Araştırma kuruluş elemanlarının eğitim devamı için yararlanması gereken Yüksek Teknoloji Enstitüleri bulunmamaktadır. Denetleme, ödül ve teşvik sistemi hiç bir zaman işlememektedir. Bu ve bunlar gibi sayısız sorunlar.

Bilindiği gibi, araştırmaların birbirinden ayrılamayacak üç temel unsuru vardır.  Araştırma sisteminin yapısı, araştırma işlerinde görev alacak personelin kalitesi ve araştırma kuruluşlarına sağlanacak kaynak. Bu üç temel unsurun birisinin eksikliği dahi sistemin aksamasına sebep olacaktır. Bu unsurlardan bağımsız ve olmazsa olmaz diğer bir unsur ise örgütlü toplumdur. Bu kuruluşların kaynak ihtiyacına katkıda bulunacak, bu kuruluşları bilgi üretmeye zorlayacak ve elde edilen bilgiyi paylaşacak örgütlü bir toplum.

Gözlemlerimiz o ki, tarımsal araştırma kuruluşları ile çiftçiler arasında sıkı bir bağ olmadığı gibi, bilgi alışverişi konusunda da güçlü bir dayanışma da yok. Çiftçi tarımsal araştırma kuruluşlarını çiftçiye hizmet veren ve hizmet alması gereken kurum ve kuruluş gibi görmüyor. Bu nedenle, çiftçi ve kuruluşlar arasındaki aidiyet duygusunun güçlendirilmesi ve her ikisi arasında bağların sıkılaştırılması gerektiği olgusu karşımıza çıkıyor.

Yine bir başka gerçek, çiftçinin aslında şiddetle bilgiye ve bilgi alış-verişinde bulunacağı kuruluşlara ihtiyaç var. Aslında bu tür kurum ve kuruluşların araştırma sırasında yapacakları harcamalara da gönüllü olarak katkıda bulunmak istemektedir.

Ülkemizde her türlü soruna rağmen, kaynak yaratma konusunda başarılı örnekler var.  Bunlardan en önemlisi   2001 yılında Avukatlık Kanunu’nda yapılan bir değişiklikle başlamış olan vekalet pulu uygulaması.  Her ne kadar uygulama kanunun yürürlüğe girdiği tarihten çok sonraki bir tarih olan  2007 yılında başlamışsa da, uygulama başarılı bir şekilde devam ediyor. Barolar ve ihtiyaç duyan mensupları vekalet pulundan gelen paralarla rahatlamış görünüyorlar.

Dünyada da iyi örnekler var. ABD’de kurulmuş bir turunçgil konseyi araştırma kuruluşlarının desteklenmesi için kaynak yaratıyor, elde ettiği kaynağı bu kuruluşlara aktarıyor ve ihtiyaca göre ARGE siparişleri veriyor ve araştırma sonuçlarını çiftçi ile paylaşıyor.

Neden anlattık bunları? Emsal oluşturabilir mi diye..

Ancak görünen o ki, bu  hususun kanunla düzenlenmesi gerekiyor. Yapılacak bir yasal düzenleme ile ziraat pulu çıkarma görevi ABD’de ki bir konseye yada Ziraat Odalarına verilebilir. Çiftçi ve tarım ürünleri ticareti ile iştigal eden haller, kuru yada yaş gıda üretimi ile iştigal edenler ve her türlü tarım ürünü pazarlamacılarının resmi kurum ve kuruluşlara sunacağı belgelere ekleyecekleri  pul gelirleri ile araştırma kuruluşunu desteklemesi mümkündür.

“Araştırma Kuruluşlarına Kaynak Yaratmak İçin Öneriler” üzerine bir yorum

  1. Çok güzel tesbit ve yorumlar yapılmış , katılıyorum.
    Orman Genel Müdürĺüģü Bünyesindeki araştırma kuruluşlarındaki yetişmiş elemanları tatbikat alanlarına , araştırmada hiç çalışmamış elemanları da Araştırma müdürlüklerine rotasyon adı altında atadı.
    ATATÜRK 1927 de Hıfzısıhha enstitüsünü kurdurmuş.2011 de Siyasi iktidar (aşı konusu) dahil büyük hizmetleri olan enstitüyü kapattı.
    Türkiye de araştırmaya önem verilmiyor.
    Başka ülkelerin şirketlerinin bile AR-GE kuruluşları var.

    Yanıtla

Yorum yapın

+ 81 = 82