Bir sen eksiktin LÖSEV

Eğer bir gün vakıflar tarihi yazılacaksa, başarı sıralamasında bir numara LÖSEV’in olmalıdır.  1998 yılında Dr.Üstün EZER’in öncülüğünde, bir kaç gönüllü doktor ve bir kaç hasta yakını tarafından kurulmuştur. Kuruluş aşamasında ve sonrasında arkasında hiçbir siyasi yada sermaye grubunun gücü yoktur. Hiçbir kamusal kaynak kullanılmamıştır.  Lösemili ve kan hastası çocuklara üst düzey tedavi imkanı sağlamak gibi amaçlar taşımakla birlikte,  asıl başarı Dr.Üstün EZER’in hayat felsefesi ve yetenekleri, toplanan paraların doğru yerlerde kullanılması ve bağışçılar nezdinde sonsuz güven kazanılmasıdır.

LÖSEV, İslam dünyasının en büyük yardımlaşma bayramı olan kurban bayramında ortaya çıkan o muazzam organizasyonun da dışında kalamaz. Bağışçıların hesaplarına yatırdığı kurban paraları et kombinalarında ete dönüşür. Hazırlanan et paketleri tek tek lösemili hasta grupları yada ihtiyaç sahiplerine dağıtılır. Bu alandaki başarı LÖSEV’i daha da büyütür.

Dr.Üstün EZER’e göre, kapitalizmin sürekli işleyen çarkları, ahlaksızca ve hiç bir değer tanımadan sürekli üretiyor. Özellikle gıda ürünlerinin üretimi sırasında kullanılan ilaç ve gübreler ile bir kısım koruyucu maddeler tehlike saçıyor. Hunharca ve insafsızca kullanılan bu maddeler kanser’in ortaya çıkmasına neden oluyor.

Ona göre etten süte, toprakta yetişen diğer ürünlerine kadar her gıda ürününde ilaçsız, gübresiz ve katkısız üretim modeli mümkündür. LÖSEV bu işe girmelidir ve model işletmeler oluşturmalıdır.

LÖSEV’in et kesimi yaptırdığı işletmelerden birisi aslında Türkiye’nin en büyük büyükbaş hayvan çiftliğidir. Büyük ölçekli düşünülmesine ve çok modern üniteleri bulunmasına rağmen, işletme sahibinin ilerlemiş yaşı ve diğer işlerinde yaşadığı sorunlar, sürekli dinamizm gerektiren hayvancılık işinde stresin oluşmasına neden olur.

İşte bu aşamada, Dr.Üstün EZER devreye girer. LÖSEV fonlarında biriken atıl para ile bu işletme alınabilir ve hayal edilen işletme modeli gerçekleştirilebilirdi. İşletme sahibinden randevular alınır, ilk buluşma gerçekleştirilir. Aslında, her ikisi farklı kültürlerden, farklı eğitimlerden gelmelerine rağmen, hayat başarıları ve pragmatik karakterleri nedeniyle ikisi aralarında anlatılması zor bir doku uyuşması oluşur. Yarım saatlik randevulu görüşme beş saate çıkar.

Toplantı sonucu görülür ki;  Büyükbaş Hayvan çiftliği LÖSEV’in ölçeklerine göre büyüktür. Stresli günler yaşayan işletme sahibinin başka varlıkları varsa ilgilenilebilir. Nihayet kendilerine sunulan teklifler arasında bir tanesi Dr.Üstün EZER’in çok ilgisini çeker. Bu taşınmaz ve diğer bir kaç taşınmaz için bankalar tarafından belirlenen gayrımenkul değerlendirme raporlarında belirlenen fiyatlar üzerinden pazarlıklar başlar ve taşınmazlar gerçek değerlerine yakın bedellerle satın alınır. Bu taşınmaz Seferihisar’da bulunan bin ton üretim kapasiteli, 276 Dekar’lık Narenciye Bahçesi’dir. LÖSEV bu bahçe’de ilaçsız, gübresiz ve katkı maddesi kullanmadan üretim yapacak, üretimi yapılan ürünleri ise LSV Dükkanlar aracılığıyla pazarlayacaktır.

Dr.Üstün EZER’in tarım ilaç, gübre ve katkı maddesi kullanımları ile ilgili görüşleri ve ifade biçimi oldukça serttir. Tıp Bilimi lösemili hastaların tedavisinde farmakoloji biliminden yararlanmıyor, hasta tedavisinde ilaç kullanmıyor, vitamin tedavisi uygulamıyormuş gibi, tarım üreticilerinin ilaç, gübre ve diğer katkı maddesi kullanımına şiddetle karşı çıkmaktadır. Ona göre, tüm bunların kullanılmadan yapılacağı bir üretim modeli vardır. Bu da organik tarımdır.

Tarım sektörünün içinde olan herkesin ortak bir fikir birliğinde olduğu bir şey var ki; uygun olmayan zamanda ve uygun olmayan dozda kullanılan ilaç ve katkı maddeleri insan sağlığı için zararlıdır. Toprak ve ağaç ihtiyacı analizleri yapılmadan yapılan gübreleme çevresel felakete sebep olabilir. Üreticide bilinç oluşturmak için alınması gereken tedbirler vardır. Bu bilinç oluştuğunda ise zararları en aza indirgemek mümkündür.

Tarım sektörü, hızla artan dünya nüfusunun gıdaya olan ihtiyacını onun tercihlerine uygun olarak karşılamak zorundadır. Verim yakalamak için gübreden, kalite yakalamak içinde tarımsal ilaçlardan yararlanmaktan başka çare yoktur. Tamamen insan sağlığına uygun başka bir koruyucu madde ve verim artırıcı ürün elde edilinceye kadar da, bunları kullanmaya devam edecektir.

Bu kısa anekdottan sonra dönelim yine Seferhisar Çiftiğine;

Seferhisar Çiftliğinin alınmasından sonra, tarımdan hiç anlamayanların yarattığı hayal dünyası Dr.Üstün EZER’i de etkiler. Bu büyüklükte çiftliklerde “organik üretim” modelini uygulamanın imkansızlığı, çiftlikte verim ve kalite kaybı olacağı, ağaçların zarar göreceği endişeleri dile getirilse de bu uyarılar dikkate alınmaz. Doğal yöntemlerle ve tam organik üretim yapılması yönünde kararlar alınır.

Sonra ne olduysa bir  süre sonra, Dr.Üstün EZER arka arkaya tweetler atmaya başlar. Bu tweetlerde “Mandalinayı kanserojen gazlarla sarartan ve üzerini kanserojen petrol atığı parafin ile kaplatan, çocuklarımızı lösemi hastası yapan, kanserojen lobisi LÖSEV’den rahatsız olmuş. Gıda ve Tarımsal Ürün Kontrol Dernekleri adları ile lobi faaliyetlerini hızlandırarak SALDIRIYORLAR” denilmektedir.

Aslında narenciyede sarartma ve parafinleme uygulaması dünyanın her yerinde ve uzun zamandır sürdürülen bir uygulamadır. Limon’da sarartma uygulaması erken hasat edilmiş ürünün dengeli sararmasını sağlamak içindir. Mumlama ürünün tüketiciye ulaşması için geçecek süredeki zedelenmesini ve su kaybını önlemek için  yapılan bir işlemdir.  Sağlık kriterlerine çok dikkat eden AB ülkeleri bile sarartma ve parafin uygulamasını sorun yapmamaktadır. Sarartma sırasında kullanılan gazlar ile mumlamada kullanılan prafin’in meyveden insana geçtiği ve  insan sağlığına zarar verdiği yönünde yapılmış tek bir bilimsel çalışma yoktur.

O halde ne olmuştu da birden bire Dr.Üstün EZER, bu uygulamaya ve mandaline üreticisine savaş açmıştır? Dr.Üstün EZER’in iddiaları öyle yenilir yutulur cinsinden değildir. Sarartma gazları ve petrol atığı parafin kanserojendir. Çocuklar bu nedenle lösemi olmaktadır. Tarımda kanserojen lobisi vardır. Gıda ve Tarımsal Ürün Kontrol Dernekleri adı altında örgütlenmişlerdir ve lobi faaliyeti sürdürmektedir.

Seferihasır’daki çiftliği alırken çiftlik sahibinin sıkıntıları bildiği halde hiç fırsatçılık yapmayan, ucuza kapatma kurnazı gibi davranmayan  Dr.Üstün EZER  narenciye sektörü ile kavga ederken birden bire alt taraflardan vuran, hileli eldiven kullanan boksöre dönüşmüştür. Etilen’i yada mumlamada kullanılan parafin’in kanser yaptığına ilişkin bilimsel bulgu var mıdır? Kanserojen lobisi kimdir? Gıda ve Tarımsal Ürün Kontrol Dernekleri kimlerdir? Neden sadece satsuma mandalina üreticisi hedef tahtasına oturtulmuştur?

Tüm bunlar açıklanmadan, hayali bir düşman yaratarak onlarla kavga ediliyor görüntüsü verilmektedir.

Tüm tarım sektörüne birdenbire açılan bu savaş aslında Seferhisar çiftliğinde işlerin iyi gitmediğini göstermektedir. Uyarıların dikkate alınmaması, bilgi eksikliği ve kötü uygulama ile birleşince, pazara sunulamayacak kadar kötü kalitede mandalina üretilmiştir.  Atılan tweetler kalitesiz mandalinaları pazarlama çabasından başka bir şey değildir.

Dr.Üstün EZER’in deyimi ile kapitalizm de rekabet sert olabilir, mücadele çetin verilebilir. Rakipler yok edilebilir. Ama her şeyin bir adabı vardır. Makbul olan kavga centilmence yapılandır.

Tarım sektörü esasında çok geniş bir satıhta ve çok farklı faktör ve gruplarla  mücadele ediyor. Hava şartları, kendisinden kaynaklanmayan çevresel kirlenme, sektörü yönlendirme görevi üstlenen vizyonsuz yönetici, kötüniyetli aracı, ne pahasına olursa olsun ilaç-gübre satmaya çalışan satıcı, malını ucuza kapatmaya çalışan halci, plansızlık..

İşte bu faktör ve gruplarla bir şekilde mücadelenin yöntemlerini biliyor ve ediyor, ama sürekli arkasından saldıran, hileli yöntemler kullanan, uçuk projeli sonradan olma çiftçilerle mücadele etmeyi bilmiyor.

“Bir sen eksiktin LÖSEV” üzerine bir yorum

  1. Güzel bir yazı olmuş tebrik ederim. Etilen gazı ve parafin olmasa limon pazarlama süresi kısalır parafin sayesinde ise suyunu kaybetmeden çürümeden uzun süre raflarda bekletebiliyoruz. Güzel yorumlamışsınız tekrar tebrik ederim

    Yanıtla

Yorum yapın

39 − 37 =