Doğayı uğur böcekleri mi kurtaracak ?

Rivayet bu ya… Adamın biri Paris’te işlenen bir cinayetten ölüme mahkum edilir. Ama o hep masum olduğunu söyler. “Ben suçsuzum! Ben öldürmedim!”. Sonunda mahkumun meydanda kafası kesilecektir. Platform kurulur, kalabalık toplanır. Cellat kılıcı eline alır. Tam mahkumun boynuna vuracak, boynuna bir böcek konar. Cellat birkaç kez uzaklaştırmaya çalışsa da, böcek döner dolaşır yine aynı yere konar. Bunda bir keramet vardır. İnfaz ertelenir. Birkaç gün sonra ise gerçek katil bulunur. İşte o günden beri o böcek uğur böceği olarak anılır.

Sonraki yıllarda; tarımla uğraşan çiftçiler, uğur böceklerinin ürettikleri bitkiye zarar veren canlıları da yok ettiğini, bitkilerine verilen tahribatı önlediğini fark ederler. Onun için bu böceklere hep bir hayranlıkla bakarlar, hep sempati beslerler. Böceğin ellerine konduğu zaman uğur getireceğine inanırlar.

İşte bu böcekler Coleoptera takımının Coccinellidae familyası türlerindendir. İnsanlık ve bilim bu böcekleri, zararlı böceklerin doğal düşmanları olarak kullanmış, bitkilerine, ürünlerine zarar veren diğer zararlılardan korumak için onlardan yararlanmıştır.

Sonraki yıllarda hızlı nüfus artışı, insanların gıdaya olan ihtiyacı, ama hepsinden önemlisi neoliberal sistemin vahşi-rekabetçi pazarlama anlayışı çiftçiyi hiç istemediği acımasız bir yarışın içine sokmuş. Tüccardan başlayıp tüketime kadar giden her aşamadaki gıda aktörleri çiftçinin daha çok ve her yıl bir öncekinden daha fazla üretmesini istiyor.  Üretilen ürünün daha kusursuz olmasını bekliyor. Çiftçi ise zorla katıldığı bu yarışı sorunsuz bitirmeyi amaçlıyor.

Gübre ve ilaç kartelleri emrindeki çok sayıdaki ziraat mühendisi ile çiftçiyi adeta kuşatma altına almış, üzerlerinde müthiş bir baskı kuruluyor.  Gübrenin yanında, diğer besleme grupları, hastalıkla mücadele ilaçların yanında, hastalığa karşı koruyucu – önleyici kimyasal ilaçlar.  Sap güçlendiriciler, cilt parlatıcılar, göz oluşturucular, çiçek tutturucular, tatlandırıcılar, büyütücüler, renklendiriciler, raf ömrünü uzatıcılar. Meyve için, bitki için, ot için…  Çiftçi ürettiği her ürünü ilaç ve gübre bombardımanına tutuyor.

Gıda üreticisi, üretimini yaptığı ürünün zararlılarına karşı kimyasal ilaç ve gübre kullanması gerektiğinin farkında ama ürettiği ürünün zararlıları için verdiği kimyasal savaşın çevresel felaketlere sebep olacağının da bilincinde. Kimyasal mücadele ile bu işi daha fazla sürdüremeyeceğini biliyor, biyolojik mücadele yöntemlerini geliştirmenin çarelerini arıyor.

Türkiye’de biyolojik mücadele ile ilgili çalışmalar yeni değil. Kimyasal ilaçlamanın başlamadığı dönemlerde, 1912 yılında Osmanlı İmparatorluğu’na bağlı Sakız Adası’nda sorun olan “Torbalı koşnil” mücadelesinde kullanılmak üzere avcı böcek Rodoliacardinalis getirilmiş. Başarılı bir şekilde ülkemize adapte olan bu avcı böcek, günümüzde  geniş etkili ilaçlarla çalışması engellenmediği sürece etkili bir şekilde “Torbalı koşnil”i baskı altına alabilmiş. Sonraki yıllarda elma pamuklu biti, dut kabuklu biti için mücadele böcekleri getirilmiş, adaptasyonları sağlanmış; sonrasında  ise 1965 yılında  Kaliforniya’dan getirilen Turunçgil unlu biti avcı böceği Cryptolaemusmontrozieri ile parazitoitLeptomastixdactylopii  Adana Zirai Mücadele Araştırma Enstitüsü ve Antalya Biyolojik Mücadele Ens./Seracılık Araştırma Enstitüleri’nde üretilmeye başlanmış.

Hiç şüphe yok ki; biyolojik mücadele, önemli bir doğaya dönüş projesidir. Yararlı böceklerin korunması, çevrenin, toprağın ve suyun kirletilmemesi, kalıntısız ve insan sağlığına yararlı gıda maddesi üretilmesi gibi değerli amaçlar ihtiva eder. Ancak çok erken dönemlerde başlayan bu çalışmalar, tamamen ülkemize özgü sorunlar nedeniyle ağır aksak yürümüş, hiçbir zamanda istenilen başarıya ulaşamamış. Çiftçiyi biyolojik mücadeleye ikna edememe gibi temel sebepler nedeniyle Adana Zirai Mücadele Araştırma Enstitüsü böcek üretim işini özel bir firmaya devretmiş, Antalya Biyolojik Mücadele Enstitüsü ise kapatılmış.

Çiftçiyi ilaç ve gübre kullanmaya zorlayan tek sebep ilaç ve gübre kartellerinin ağır baskısı değildir. Tamamen ülkemize özgü, pazarlamaya ilişkin tarımın yapısal sorunları da çiftçi için ilaç ve gübre kullanımını zorunlu hale getirmektedir.

Bu sistemin en önemli aktörleri aracı-tüccar denilen kişilerdir. Gıda sektöründe öylesine önemli hale gelmişler ki, bazen üretim başlamadan üreticiye kredi vererek ürün tipini belirliyorlar, bazen yetişmiş ürün bahçesini satın almak için devreye giriyorlar.   Bahçedeki/tarladaki üründe en küçük bir şekil bozukluğu, cilt zedelenmesi ya da boy sorunu olan meyveleri tespit ediyor, bu meyveleri kullanarak, bahçede iyi bir ilaçlama ve gübreleme yapılmadığını gerekçe göstererek fiyat düşürmeye çalışıyorlar. Son olarak tonajda istediği rakamı elde edebilirse, bahçeyi bir miktar peşin ödeyerek, bir miktar ise hasat sonrası ödemesi yaparak satın alıyorlar. Hasat tarihini meyvenin olgunlaşması ve tatlanması değil, piyasanın talebi belirliyor. Hasat tarihine kadar olabilecek hastalıklarda dahi ilaçlamaya devam ediliyor. Temelden itibaren yanlış kurulan bu sistemde hasat da tüccar tarafından yapıldığından, kullanılan aletlerde sterilizasyona dikkat edilmiyor, dal kırılması ve zedelenmesi önemsenmiyor, bir sonraki yılın gözleri korunmuyor, çarık-çürük meyvelerin bahçe içerisine bırakılmasında sakınca bulunmuyor.  Özensiz bir hasat süreci, son meyvenin alınmasına kadar devam ediyor. Hasat biter bitmez, çiftçi yaralanan, zedelenen ağaçlarının bakımı için ilaç mücadelesine başlıyor.

Yanlış kurulan bu sistemin bir başka etkili aktörü ise tüketicidir. Tüketici sağlıklı gıda almak yerine endamı, albenisi, ambalajı, görüntüsü güzel ürünleri tercih edince, sağlıklı gıda ile ilgili kriterlere dikkat etmeyince, sağlıklı gıda konusunda yeterli bilinç oluşturulamayınca ve kamuoyunda bu konuda baskı kurulamayınca görüntüsü müthiş ama kalıntı kriterlerine uyum sağlamayan çok sayıda ürün piyasaya sunuluyor.

Son yıllarda özellikle turunçgil üreticisinin eğitim seviyesinin yükselmesi, çevre bilincinin oluşması, kalıntı bırakacak ilaçlama yöntemleri ile ilgili alınan tedbirlerin etkili olması gibi nedenlerle, biyolojik mücadeleye ilgi yoğunlaşmış gibi görünüyor.

En önemlisi ise birkaç gönüllünün böcek üretiminde ve biyolojik mücadelede verdiği o müthiş mücadele.

Biyolojik mücadelede kullanılacak savaşçı böcek üretimi Adana Zirai Mücadele Enstitüsü’nde genç bir kadronun üstün gayretleri ile sürdürülürse de, bir süre sonra bu işin devletin hantal bürokratik yapısı ile yürümeyeceği anlaşılır ve özelleştirme kararı alınır. Karlı bulunmayan bu işe özel sektör de ikna edilemeyince, ihale projede görev alan Doc.Dr.Lerzan Bakırcıoğlu Erkılıç ve Halil Demirbaş’a kalır.  2004 yılında ise tesislerinin temelleri Hatay, Erzin’de atılır.

Bundan sonraki süreç daha da zorludur. Bir yandan böcek üretimi devam eder, bir yandan da biyolojik mücadelenin tanıtılması, çiftçinin ikna edilmesi faaliyeti sürdürülür. Güçlü ilaç ve gübre kartelleri ile mücadele hiç bitmez. Üretilen ürünlerin tek tek bahçelere dağıtılması ve sonuçlarının takibi gibi müthiş bir süreç bıkmadan usanmadan sürdürülür.

Sonuç büyük bir başarıdır. Özellikle son yıllarda turunçgil üretiminde çiftçi için ciddi sorun olan unlu bit mücadelesinde tam başarı yakalanmış, en önemlisi ise çiftçinin biyolojik mücadeleye olan ilgisi artmış, biyolojik mücadele sürdüren bahçe sayısı çoğalmıştır.

“Doğayı uğur böcekleri mi kurtaracak ?” üzerine 3 yorum

  1. Sevgili Erhan bey, bizi ve sorunlarımızı çok güzel ifade etmişsiniz. Teşekkür ederiz. Biyolojik mücadele hem dünya da hem de ülkemizde tarımda bitki koruma sorunlarının çözümünde en doğal yöntem olarak tarıma birçok seçenek sunmaktadır. Birçok yeni biyolojik mücadele çalışmalarıda hayata geçirilmeyi beklemektedir. Genç meslektaşlarıma ve ileri görüşlü çiftcilerimize bu yolada başarılar dilerim.

    Yanıtla
  2. ERHAN Bey, çok güzel özetlemişsiniz, bizler uzun yıllar narenciyede biyolojik mücadeleyi Meyseb olarak yaygınlaştırdık.Lerzan arkadaşımız Adana’da bize üretim olarak büyük destek sağlamıştı.

    Yanıtla
  3. Teşekkürler Erhan Bey
    Çok iyi anlatmışsınız.Ülkemize ve bize faydalı olacağı kanaatindeyim.Bu çalışmaları yeni duydum.Bende uygulayacağım.

    Yanıtla

Yorum yapın

3 + 2 =