En Büyük Balon Sloganımız Patladı..

Tarımsal üretimde dünyanın en iyilerinden birisi olduğumuzu vurgulamak için yakın zamana kadar devlet adamlarımızca sıkça kullanılan bir balon sloganımız vardı..  “Türkiye tarımsal üretim açısından dünyanın kendi kendisine yeterli yedi ülkesinden biridir.”

Hiçbir zaman aklın ve bilimin süzgecinden geçirmeden yıllarca yanlış ve yanıltıcı olarak kullanılan bu slogan öyle  gururumuzu okşuyordu ki, sorgulamıyorduk bile. Kalan altı ülke kimdir? Teknolojide dünyanın neresindeyiz? 80 Milyon’a ulaşınca da bu üretim bize yetecek mi?

Oysa bitkisel ve hayvansal üretimde kendi kendisine yeterli olabilmek için üretimin temel girdileri olan, genetik materyal ve agrokimya teknolojilerini kullanma ve geliştirebilme yeteneğimizin olması gerekiyordu. Bunu hiç bir zaman yapamadık.

Bunun yanında dünyadaki gelişmelerde gösteriyordu ki; genetik materyal ve agrokimya teknolojilerini kullanabilen tarımsal üretim de yeterli değildi.. Dünya nüfusunun çoğalması ve bilimseler gelişmeler sonucu yeni yeni kavramlar ortaya çıkmaya başlamıştı. “Çevre ile barışık sürdürülebilir tarım, biyolojik, ekolojik ve organik  tarım, endüstriyel üreticilik, tarımsal üretime bağlı enerji üretimi gibi. ”  Bunlar modeldi ve bir şekilde uyum gerektiriyordu..

Nüfusunun yarıdan fazlası doğrudan veya dolaylı tarıma bağlı ülkemizde kontrollü modern tarımın  yapılmasına bile uyum sorunu yaşayan  tarımsal yapı, bu yeni konseptlerin uygulanmasına da direndi..

Bu konuda politika üretmek gibi bir görevi olanlarda, politika üretemeyince ülkemiz tarımı uzun zaman agro kimyasalcılarla, genetik materyal ıslahçıların pazarı olmaktan öteye gidemedi.. Plansız, düzensiz ve desteksiz tarımsal model de ihtiyaca uygun üretim yapamayınca sonuç, buğdayı bile ithal etmek zorunda kalan bir Türkiye oldu.

Umutlar tükendi mi? Tükenmemesi gerekiyor..

Önce gelecekle ilgili bir vizyonumuz olmalı, bu vizyona ulaşabilmek için tarımla ilgili tüm faaliyet alanlarında uzun vadeli, sosyoekonomik  hedeflerimizi belirlemeliyiz. Planlı, rekabetçi ve sürdürülebilir tarımsal modeller geliştirmeliyiz.

Bununla da yetinmemeli, arzuladığımız sosyoekonomik hedeflere ulaşabilmek için gerekli tüm tarımsal araştırma kuruluşların misyon ve vizyonlarını gözden geçirmemiz ve gerekirse yeniden yapılandırmamız gerekiyor..

 

Yorum yapın

31 − 23 =