Biz Erdemli’liyiz. Yaşadığımız yerler taşlık kayalıktır.. Bu arazilerde ziraat yapılamadığı için babam keçi, koyun beslerdi.. Ama evimizin etrafında, çevremizde ne zaman dikildiğini bilmediğimiz keçiboynuzu ağaçları vardı. Bazen yemiş olarak meyvesini yerdik, ama daha çok da hayvanlarımıza yedirirdik.
Ben ve kardeşlerim bu ağaçların altında büyüdük. Farkında olmasam bile ağacın nasıl gelişme gösterdiğini, ne zaman meyveye bindiğini, meyvenin kalitesini gözledik.. Zamanla birileri gelip de, keçiboynuzu’nun meyvesini satmamızı isteyince, başka işlere de yaradığını da öğrendik.
Sonra keçiboynuzu yetiştiriciliğine gönül verdim. Önceki gözlemlerimizin ne denli işe yaradığını fark ettim. Gözlemlerim ile sonradan öğrendiklerim birleşince bende bilgi birikimi oluştu. Şimdi her yerde, herkesle keçiboynuzunu konuşuyorum. Bildiklerimi anlatıyorum. Başkalarının anlattıklarından yararlanıyorum. Birisi derse ki; bir yerde keçi boynuzu bahçesi kurulacakmış, ben oraya koşuyorum. Birisi anlatırsa ki, bir yerde farklı bir keçi boynuzu türü var, ben gidip onun ağacını buluyorum.
Ben de bilgi birikince, üniversiteler, araştırma kuruluşları, Tarım İl Müdürlükleri yada asıl varlığın bulunduğu orman teşkilatı bu bilgiyi benden alamadı ama, beni birileri İspanya’ya, Tunus’a, Fas’a çağırdılar ve gittim. Bildiklerimi oralarda anlattım. Hatta İspanya’da bir konferansa konuşmacı olarak davet edildim, orada konuştum.
Bunları anlatan Kerim YILMAZ.. Öyle çok şey biliyor ve anlatıyor ki, o anlaştıkça biz şaşkınlığa düşüyoruz. O konuştukça biz heyecanlanıyoruz.
İşte anlattıkları..
Keçiboynuzu üreticiliğinin en önemli sorunu aleyhinde yapılan olumsuz propagandadır. Keçiboynuzunun on, onbeş yılda meyveye bindiği şeklinde yanlış bir kanaat çiftçinin zihninden silinememiştir. Bu nedenle, çiftçi keçiboynuzu yetiştiriciliği konusunda isteksizdir. Oysa, doğru bir türe aşılanmış keçiboynuzu dört – beş yıl sonra meyve vermeye başlar ve on yılda meyve oranı zirveye ulaşır.
Yakın zamana kadar her yerde çok sayıda keçiboynuzu ağacı vardı. Ama iş makineleri ne zaman ki buralara geldi. Köylümüz, kayaları kırdı, keçiboynuzlarını kesti, on metrelik duvarların içini toprak doldurdu.. On km.den su getirdi ve buralarda patlıcan yetiştiriyorlar. Şimdilerde ise yüksek maliyetler nedeniyle borçla boğuşuyorlar.
Biz ne kadar kesmeyin dediysek de dinletemedik. Tarım İl Müdürlüklerinden yada Orman Bölge Müdürlüklerinden kimse gelip de, bu ağaçlar bir değerdir. Keçiboynuzu da çok önemli endüstriyel bir üründür, kesmeyin.. demedi.. Hala bilinçsiz kesim devam ediyor.
Şimdilerde “Özel Ağaçlandırma” çerçevesinde bozuk orman sahalarına kapama bahçe yapılmaya çalışılıyorsa da, üretici keçiboynuzunun üretimi ve pazarlanması konusunda son derece bilgisiz. Önemini hala kavrayamadı. Yanlış bilgiler havalarda uçuşuyor. Öncelikle çiftçi bilinçlendirilmeli ve bilgilendirilmelidir.
Dikim yapmak isteyen üretici fidan’ı orman fidanlıklarından temin ediyor. Orman fidanlıklarından temin edilen fidan ise, hem üretim tekniği, hem de aşılanmamış olması nedeniyle yüksek kaliteli olmuyor. Üretici dikimden sonra yarıya yakını erkek çıkan fidan’a aşılama yapıp, ürün almak istiyor, bu da zaman kaybına ve yüksek maliyete neden oluyor. Bu nedenle, orman teşkilatı madem bu işi yapıyor. Aşılı ve yüksek kaliteli fidanlar üretip, bu fidanları üretici ile buluşturmalıdır.
Dünyanın en kaliteli keçiboynuzu ırkı ülkemizdedir. Ama biz kendi ırkımızı beğenmedik, Kıbrıs’tan yada başka yerlerden getirdiğimiz ırklarla aşılama yaptık. Üretimi yapılan bu türlerin de şeker oranı yüksek, görüntü kalitesi iyi, ancak dış kabuğu ince bir tür elde ettik ve bu ince kabuklar “ARI” tahribatına maruz kalıyor ve kalite bozuluyor. Oysa benim elde ettiğim ve bu bölgede var olan “Kayabodur” denen bir tür hem kalın kabuklu, hem de görüntü ve tad kalitesi yüksektir. Bu türle aşılama tercih edilmelidir.
Keçiboynuzu üretimi, aşılaması, türleri, yetiştirme tekniği konusunda çok büyük bilgi eksiklikleri var. Tarım İl Müdürlükleri, Orman Bölge Müdürlükleri ve bölgemizde bulunan endüstriyel tesis yetkilileri tarafından oluşturulacak kurslarla üreticinin bilgi eksikliği giderilmelidir.. Ayrıca keçiboynuzu üreticileri için teşvik sistemi getirilmelidir.
Keçiboynuzu tarihi bilinen en eski ağaçtır. Kökleri toprağın onbeş metre derinlerine kadar iner. Bu özelliği nedeniyle, çok fazla suya ihtiyaç duymaz ve özel kültürel bakım gerektirmez. Toprak seçiciliği yoktur. Kireçli taşlık, kalitesiz topraklarda daha iyi gelişir. Çiftçi elinde bulunan ve ekonomik değer ifade etmeyen, erozyon tehlikesi altında bulunan bu tür arazilerde keçiboynuzu üreticiliğine özendirilmelidir.
Keçiboynuzu bozulmaz, kokmaz, çürümez ve kalitesi nasıl nasıl olursa olsun, mutlak bir alıcısı vardır. Çekirdeğinden, dış kabuğuna kadar, gıda ve sanayinin endüstrisinin her kolunda kullanılır. Çok önemli ve alternatifsiz endüstriyel bir bitkidir. Keçiboynuzunun bu özelliği üreticiye çok iyi anlatılmalıdır.
Bölgemiz en önemli keçiboynuzu endüstriyel üretim bölgesidir. Önemli işleme tesisleri kurulmuş ve faaliyetlerini sürdürmektedirler. Bu firma ve tesisler yüksek karlarla çalışmaktadır. Dolayısıyla sektör kazancı üreticiye tam yansımadığından, keçiboynuzu üreticisi sektörden gereken payı alamamakta, üretim gelişmemektedir. Bu nedenle, endüstriyel firmalar kazançlarının bir bölümünü üretici ile paylaşmalı, yüksek kar beklentisinden vazgeçmelidir. Ancak daha da önemlisi keçiboynuzu üretim birlikleri kurulmalı ve mutlak suretti üretci/çiftçinin bu birlikler içerisinde yer alması sağlanmalıdır.
Dünyanın en büyük üreticisi İspanya’dır. İç savaş ve yoksulluk yıllarında denizden beşyüz metreye kadar olan tüm kıyıda bozuk ormanı kesmişler ve buraları keçiboynuzu ormanına dönüştürmüşler. Yüksek kalorili keçiboynuzu ile açlığın önüne geçmişler. O yıllarda yapılan yatırımlarla şu anda İspanya dünyanın en büyük keçiboynuzu üreticisi olmasına rağmen, üretimde ve ihracatta İspanya’yı yakalamamız zor değildir.
Yeter ki; çiftçimize inanalım ve onu bilinçlendirelim..
“Mucize Bitki.. Keçiboynuzu” üzerine 10 yorum
Merhab ben Aziz özbekistanliyim. Bib riçam vardi Keçiboynuzu ağacı hakkinda bi bilgi almak istiyorum zamanıniz olunça donum yapabilirmisiniz onçedan çok taşakurler
Selamun aleykum…
Ben adanadan
Keçiboynuzu dikmek istiyorum…fakat kaliteli ve iyi ürün veren fide nasil bulacagim
BİLGİ ALMAK İSTİYORUM. YARDIMCI OLABİLİRMİSİNİZ? 05333828270
arkadaşlar boşuna yazmayın bu adam asla yanıt vermez ADAMDA EGO TAVAN TELEFONLARA BAKMAZ HER KELİMESİNE ALTIN GÖZÜYLE BAKAR
Allah razı olsun abi çok istifade ettik bizde keçi boynuzu dikmek istiyoruz fidanlarını nasıl temin edebiliriz. Yardımcı olursanız çok sevinirim
4 ay önce 25 dönüm keçiboynuzu ağacı ektim yer adana zamanı gelince aşılattıracam iyi bir aşılıgı nereden bulabilirim
Merhaba ben de adana Ceyhan lıyım 05302272175 bende ekeceğim inşallah
Burdan ulaşabilirsiniz bilgi alış verişi yapabiliriz
Slm. Bir iletişim numarası alabilir miyim.
Ben halil Eyinç 05355279714 numaram. Ulaşabilirsiniz sevinirim. Veya feminen33@gmail.com mail adresinden de ulaşabilirsiniz. Teşekkürler
Size Esenlik Olsun. Öncelikle bu önemli bilgi paylaşımınız için teşekkürler. Ben Süleyman Adilsoy (0541 887 77 07) csm numaram ve adilsoy7@gmail.com e mail adresim. İletişime geçerseniz tavsiye edeceğiniz fidan çeşidini temin etmek isterim. Görüşmek dileği ile
Adil Bey.. Öncelikle yazımı dikkatlice okuduğunuz için teşekkür ederim. Üzülerek ifade etmeliyiz ki, harnup yetiştiriciği bizde oldukça ihmal edilmiş.. Halen tesçile alınmış bir tür yok. Köylünün aşıladığı yada kaliteli olduğuna inandığı türlerle aşılama yapılıyor. Bu yazıların yazılmasından sonra Mersin Alata Tarımsal Araştırma Enstürüsü Akdeniz Çanağından 200’e yakın tür buldu ve bunlardan gen bahçesi oluşturdu. Denemeler devam ediyor. Bir süre sonra tesçil tamamlanacak sanıyorum. Şu anda Mersin yöresinde Kıbrıs, Anamur Bozyası çeşitleri deneniyor. Ama bu çeşikler de tesçilli çeşitler değil. Bir de köylünün tavsiye ettiği KAYABODUR denen bir tür var. Tercih sebebi çuvala ağır girmesi.. Para ediyormuş.. Selamlar Av.Erhan KARAPINAR