Sadece Mehmet Aydın suçlu değildir

Basında her ne kadar Çiftlik Bank’ın yaratıcısı, kurucusu, ceo’su gibi isimlerle tanımlandıysa da, aslında öyle değildi.  Oyunda, ne ortaya konulan yeni bir sosyal medya uygulaması, ne bir yaratıcı düşünce, ne de benzerlerine fark atacak özenle hazırlanmış geri plan çalışması vardı.

Esasında yaratıldığı iddia edilen Çiftlik Bank aslında internet dünyasında bir çok benzer uygulaması bulunan Farm Ville tipi oyun sitelerinin birebir benzeriydi.

Tıpkı diğer kumar oyunlarında olduğu gibi  oyunun kuralları çok basitti.  Oyuncular farklı değerlere sahip ve farklı isimler verilmiş inek, keçi, tavuk gibi çok sayıda hayvandan birisini satın alıyorlar, hem hayvanın satış bedelini ödüyorlar, hem de 365 günlük yem ve depo masraflarını karşılıyorlardı.

Her ne kadar oyunun sonunda, satın aldığınız hayvan size bir para kazandırabiliyorsa da, sonuçta uygulama bir kumardı ve her zaman olduğu gibi, kumar’ın asıl kazananı sistem, nadiren kazananı ise oyuncuydu.

Aslında dünyanın her yerinde oynanan bu oyun, Türkiye’de ve tamamen ülke’ye özgü şartlar nedeniyle birdenbire şekil değiştirdi. Yaratılan bir hayal dünyasına akıtılan oluk oluk paralar, önce göstermelik çiftliklere, sonra yıkılan hayallere dönüştü.

Dönüşmeliydi; Çünkü, ne Çiftlik Bank’ın kurucusu Mehmet Aydın’ın bu miktar parayı yönetecek, kazanca dönüştürecek bilgi, birikimi ve tecrübesi, ne de bu sektörde vaad edilen kazançları karşılayacak kar’lar vardı.

Bilinen bir şey vardı ki, Türkiye’nin siyasal iklimi bir süredir içinde devletin, devlet memurlarının ve siyasetçilerin bulunduğu yapılanmaların çok kazançlı ticari ilişkilerine aracılık ediyor, büyük karlar ediliyor, büyük yatırımlar ortaya çıkıyor ve birden bire hayatlar değişiyordu.

Büyük bir vizyoner olmasa da Mehmet Aydın’ın bu değişimi görmemesi mümkün değildi. Acelece kiralanan ve Çiftlik Bank tabelaları asılan tesislerin açılışına devletin valisini, kaymakamını, müftüsünü, Tarım İl Müdürlüklerinin yetkililerini çağırınca, hayırlı kazançlar nidaları altında din adamlarınca dualar edilince, Tarım Bakanınca başarı mesajları gönderilince, devletin içinde olduğu hiç bir oluşum batmaz denildi, paralar oluk oluk gönderildi.

Basınımız, Çiftlik Bank olayı başladığından beri garip ama aynı zamanda yakışıksız bir tutum sergiliyor. Aydınlatma ve araştırma görevini yerine getirmiyor. Bedensel kusurlarla dalga geçiyor. Olayın hep magazin boyutu irdeleniyor. Karısını boşamış, Brezilyalı birisi ile aşk yaşıyormuş. Abisi de Uruguay’lı birisi ile evlenmiş, yat almış, villada yaşamış. Tosuncuk aşağı, tosuncuk yukarı..

Oysa hayatın başka gerçekleri de var.  Ülke büyük sorunlar yaşıyor. Adalet sistemi işlemiyor. Toplum suç ve suçlular üretiliyor. Suçun nedenleri, suça etki eden faktörler ve suçu meydana getiren toplumsal koşullar araştırılmıyor. Kriminoloji biliminin temel ilkelerinden yararlanılmıyor.

Son yıllarda ülkemizde, saadet zincirleri kurularak çok sayıda kişi dolandırıldı. Bankalar hortumlandı. Tehlikeli ürünler üretildi ve satıldı. Hisse senedi ve gayrımenkul sahtekarlıkları yapıldı. Zimmete para geçirildi. Telefon yada internet yolu ile paralar gasp edildi. Şirketler kuruldu ve ortakların paraları iç edildi. Tüm bu suçlar kendilerini ve başkalarının zenginleştirmek, yoksul insanların paralarını gasp etmek için güçlü pozisyonlar kullanılarak kurulan suç örgütleri tarafından işlendi.  Bu suçlar beyaz yaka suçları olarak nitelendirildi.

Basının tutumu, Mehmet Aydın tarafından işlendiği iddia edilen suçun azaltılması ve önlenmesine yönelik önermeler içermediği gibi, nadiren de olsa seslendirilen suçu önlemeye yönelik. sosyolojik, ekonomik, kültürel ve yapısal değişiklik taleplerinin de kulak ardı edilmesine sebep oldu. Tüm bu yapısal değişiklikleri yapabilecek yöntemler geliştiremediğimiz, suçun işlenmesini önleyecek mekanizmalar oluşturamadığımız için Mehmet Aydın gibi bir zavallıdan dünya çapında bir suçlu yarattık.

Suçluyu yaratırken, Mehmet Aydın’ı suça azmettirenler, kurduğu sistemden beslenenler, suçun hazırlanmasına zemin hazırlayanlar, 1 koyup, 5 almak isteyenler Mehmet Aydın’ın yanında değiller. Onlar sanık olarak yargılanmıyorlar.

Maalesef bu ülkede küçük fikirleri büyük gelecekler haline dönüştürebilecek teşvik yöntemi yok. Yetenekleri keşfedecek mekanizmalar bulunmuyor. Yaratıcı bireylerin elinden kimse tutmuyor.  Çıktığı yolda tökezleyenleri ise acımasızca linç edilmekten kurtulamıyor.

Aslında Mehmet Aydın’ın hayata geçirmeye çalıştığı proje “zihni sinir” projelerden değildi. Başarılı bir projeye dönüşebilirdi. Kumar sisteminden, gerçek çiftlik sistemine geçince yatırım yapmak isteyenlere 10 Bin TL.ye bir inek alacaksınız, 4 bin TL yem ve konaklama masrafına katkıda bulunacaksınız. İnek günlük 20 Kg. süt verecek. Bu sütü satacağız, 10 kg.’ının gelirini size vereceğiz, bir yılın sonunda sütten elde ettiğiniz kazanç inek, konaklama ve yem için ödediğiniz parayı geri almayı sağlayacak, bir yıl sonra sizin için tam kazanç olacak denildi.

Hiç bir hukuki alt yapısı olmayan, hiç bir düzenlemeye tabi tutulmayan bu yöntemin yürümeyeceğini, sektörün içerisinde olan herkes biliyordu. Yatırımcılardan çok sayıda hayvanın bedelini, bir yıllık konaklama ve yem parasını toplamıştı ama, o hayvanları içerisine koyacağı çiftliği yoktu. Yatırımcıya verdiği 10 kg. süt bedelinden kalan diğer 10 kg. süt bedeli çiftlik kurmaya, elde edilen süt satmak için market açmaya, reklam giderlerini karşılamaya, etrafında toplanan çok sayıda yiyiciye para yetiştirmeye yetmeyince çöküş kaçınılmaz olmuştu.

Bu son, hayatında hiç para görmemiş, hiç işletme yönetmemiş, etrafını sarıp sarmalayan ve “sen Fatih’in İstanbul’u fethetti yaştasın” diyen menfaat guruplarının arasında şaşkın şaşkın bakan Mehmet Aydın için beklenen sondu.

Mehmet Aydın tarafından kurulan ama umulmayan hızla büyüyen bu sektörün  faaliyetleri , sektör düzenleyicileri tarafından sadece seyredildi. Proje tüm yönleri ile irdelenmedi, ortaya çıkan sorun doğru yönetilmedi.

Oysa faaliyet irdelenebilse, değerlendirilebilse ve hukuki alt yapıya kavuşturulsaydı, çiftliğini kurmuş, alt yapısını oluşturmuş, tecrübe edinmiş  bir çok çiftlik faaliyeti için doğru proje ve can suyu olabilirdi.

“Sadece Mehmet Aydın suçlu değildir” üzerine bir yorum

  1. Bilgili ve deneyimli hukukçu sayın Karapınar, tarım alanındaki faaliyetlerini kişisel düzeyde bırakmıyor ve toplumsal açıdan da katkıda bulunmak için elinden gelen gayreti gösteriyor. Bu yazısı, halkın dertlerini ve gelirini artırmak için çare ararken nasıl tuzaklara yakalandığını, ne yazık ki ilgili siyasî, idarî ve adli makamların bu gibi olaylara seyirci kaldığını özlü iekilde ve tüm ayrıntılarıyla açıklıyor. Tebrikler.

    Yanıtla

Yorum yapın

58 − = 57